YÖK ve Üniversite Rektörleri, terör örgütleri kadar şuurlu değil!
Çeşitli kuruluşlar tarafından yapılan üniversite sıralamalarının oldukça önemli olduğu biliniyor.
Bu sıralamalar üniversitelerin güvenilirlik ve itibarına ilişkin bir gösterge olduğu gibi, uluslararası fon tedariki açısından da, yabancı öğrenci tercihleri açısından da oldukça önem arzediyor.
Çünkü bilinç düzeyi yüksek olan şuurlu uluslararası öğrenciler, istikbale matuf tercihlerini rastgele yapmıyor.
Uluslararası hareketlilik içindeki göstergelere bakıldığında, öğrencilerin %77’si yaptığı tercihlerde çeşitli kuruluşlarca yapılan sıralamaları dikkate almış, bu sıralamalar öğrenciler için belirleyici olmuş.
Belirleyici olan kriterlere tıklayarak bakabilirsiniz!
Tabii ki, bu sıralamaların ülkelerin prestiji açısından da önemi çok büyük.
Ülkelerin gelecekteki yeri, gençlerini hangi üniversitelerde nasıl yetiştirdikleriyle de ilgili.
Rahatlıkla bir ülkenin geleceğini hem kendi ülkesindeki üniversite kalitesinden hem de öğrencilerin hangi yabancı ülkelerdeki üniversiteleri tercih ettiklerine bakarak okuyabiliriz, bunun için kahinlik yapmaya da gerek yok.
Uluslararası öğrencilerin üniversite tercihlerindeki bilinç, maalesef ülkemizdeki birçok üniversitede yok.
Uluslararası öğrenciler mezuniyetleri sonrası kendi ülkelerinde yönetici olmayı hedeflerine koyarken, bizim üniversitelerimizin yönetici yetiştirme gibi bir dert edinmedikleri görülüyor.
Uluslararası üniversiteler, nasıl öğrenciler tarafından tercih edilme prestiji kazanıyorsa, oralarda öğrenimini tamamlayan birçok ülkenin öğrencisi de, kendi ülkelerinde bir öğrenci profili planlaması olmadığı için, mezun olduğu okulların farklı ülkeler üzerinde geliştirdikleri planlamaların bir parçası olmaktan kendini kurtaramıyor.
Yine ülkelerin yöneticilerini yetiştirme planlaması yapan devletler, örgütler, birlikler, localar; uluslararası üniversitelerde kendilerine hizmet edecek öğrencilere ikbal kazandırarak, kendi ülkelerinin istiklalini yüzlerce yıla yayan ve o öğrenciler üzerinden de devletleri sömürgeleri altına alan çalışmaları yürütüyor.
1997 yılında Hulki Cevizoğlu’nun Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’nın büyük üstadı Enver Necdet Egeran’la yaptığı söyleşide, öğrencilerin lise yıllarında ve üniversite dönemlerinde nasıl öğrenci değişimi programına dahil edildikleri, bütün aşamalarıyla anlatılıyor. Hulki Cevizoğlu’nun yaptığı söyleşinin tamamı, “Masonluk ve Rotaryenlik” kitabında yayınlandı, şiddetle okunmasını tavsiye ediyorum.
FETÖ’nün yurtiçinde ve yurtdışında öğrencileri nasıl okuttukları, mezuniyet sonrası yüksek lisans ve doktora çalışmalarını nerelerde, nasıl yaptırdıkları da biliniyor.
Yeri gelmişken bir cümlede, en büyük tehlikeyi de ifadelendireyim; FETÖ’nün “Siyasi” ayağına dokunulmadığı, üzerine gidilemediği konuşuldu, esas yönlendiricisi olan “Mason” ayağının adı dahi kimse tarafından seslendirilmedi.
Dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan Türkiye’nin karnesi, maalesef üniversitelerimizde hiç parlak görünmüyor.
Devletimizi temsil eden “YÖK” ve “Üniversite Rektörleri”, terör örgütleri kadar bir bilinç taşımıyor.
Devleti yöneten siyasi irade, -bugünden tezi yok- referans kriterlerinde siyasi yakınlıkları dikkate alacak olsa dahi, sivil toplum, cemaat, tarikat ve sendikaların tavsiyelerini sorgulamalı, hatta akademik kriterlerden daha üst düzeyde şuur kriterine itikadî bir öncelik tanımalıdır.
Rektörlük makamlarında temsili kabiliyetten yoksun, istiklalden uzak, tamamen kendi konforlarına, ikballerine yatırım yapan bir tutsaklık, zihinsel kölelik yaşanıyor, makam ve siyasi metalık hevesleri, medeniyetler kurma düşlerini mevtalaştırıyor.
Ülkelerin uluslararası eğitim piyasasındaki konum ve güçlerini tespite yarayan köklü bazı sıralama sistemleri var. Bunların esas aldıkları kriterler tam olarak aynı değil. Bu sistemlerden bazılarını bir sonraki yazıda sıralayacağım.