İngiltere, Amerika ve İsrail, İslam ülkelerinde din anlayışının değiştirilmesi için toplum tarafından kabul gören din anlatıcılarının bir kısmına itibar kazanmasını sağlayacak finansal destekte bulunuyor ve her türlü imkanı sağlıyor.

Türkiye'de FETÖ ve benzeri yapıların dışında projelendirilen akademisyen, yazar ve dini grupların finans kaynakları bugüne kadar ne sorgulandı ne de bu insanlar ve gruplar devlet tarafından takibe alındı. Devlet içinde de FETÖ'den başka emir ve maaş alan, kendilerine uluslararası imtiyaz kazandırılan insanlar mutlaka vardır.

Devlet yönetiminde paralel yapılar oluşturan emperyalist ülkelerin din anlayışımız içinde paralel yapılar oluşturması konuşulsa da üzerimizde devlet gibi somut bir karşılığı olmadığı için bizlerin fazla gündemine girmedi.

Batı sadece bizleri üretimden uzaklaştırıp ithal mallara alıştırmadı, yasalarımızın büyük bir çoğunluğu da ithal, din ithal edilemeyeceği için tartışılması ve yaşantılarımızın Batı yaşantısına dönüştürülmesi üzerine projelendirildiği anlaşılıyor, bunda da başarılı oldukları görülüyor.

İslamî cemaatlerin ibadet çerçevesinde kendilerine alan belirlemesi, bağlılarının sosyal hayatına dokunmayan bir din anlatımını benimsemesi projenin parçası olduklarını göstermese de proje cemaatlere benzer bir din anlayışını gelenek haline getirmiştir, proje olanlar Batı tarafından belli bir süre finanse edilirken, diğerleri dindar halk tarafından finanse edilerek, Batı'nın kesesinden bir kuruş çıkmadan dümen suyunda akacak hale gelmiştir.

Türkiye'de İslam'ın akidesi kaldırılmış, günahları affetmesine bile gerek kalmayan bir Allah inancı zihinlerimize yer buldurulmuş, kazançlarımızın helal yolla kazanılmasının bir anlamı kalmadığı gibi kazançlarımızın dağıtımı da ister vergi,ister zekat olsun, vicdandan uzak, akılla yapılması sağlanmıştır.

Din anlayışının parçalanması aynı düşüncede ya da aynı cemaatte bulunan insanların bile farklı farklı düşüncelere sahip olmasını, aynı cemaat içindeki insanları bile birlikte hareket edemeyecek duruma getirmiştir.

Batı'yı ayak tutan dindir, bizi ayak altına aldıran da parçalanmış din anlayışımızdır.

Hristiyanlık ve Yahudilik insanlara dünyada bir şeyler vadederek iktidarını dünya ülkelerinde gerçekleştirmiştir, bizlere vadedilen Cennet'i kazanacak yaşantılar unutturuldu ya da hepimiz bir birimize benzediğimiz için Cennetlik bir yaşantının olması gerektiğini hatırlatacak bir topluluk da içimizde kalmadı.

İslam insana Cennet'i vadediyor sadece, Cennetlik bir yaşantıya kavuştuğumuzda emek, adalet, ahlak iktidar olacaktır.

Bugün makam, mülk, şöhret vadeden ya da bu isteklerde bulunan yapı ve insanlar kendini sorgulamalıdır!