1. YAZARLAR

  2. Doğan Hisar

  3. Tadı tuzu yok insanların
Doğan Hisar

Doğan Hisar

Yazarın Tüm Yazıları >

Tadı tuzu yok insanların

A+A-

Hukukçu Dinçer Suroğlu, “Beş yıl önce kanserden vefat eden bir insanı diriltmek mümkün olsaydı, yüzü maskeli insanları gördüğünde herkesin kanser hastası olduğunu düşünürdü” diyor.

Her gün onlarca insanın öldüğü bir zamanda bile, fırsatçılık ölmüyor maalesef.

Ölümlerin, mağduriyetlerin üzerinden sadece fırsatçılar kazanç sağlamıyor, kendi mağduriyetleri üzerinden siyasi ve ticari kazanç rantları sağlayan bir sürü insan var.

Davasını ve dava arkadaşlarını dağıtan insanların, kendi davasının üzerine oturanlardan makam ve mevki dilenecek duruma gelmesi de ayrı bir dilemma.

Sen davana ve dava arkadaşlarına, dava arkadaşların da davasına ve sana sahip çıksaydı, kendi büyüttüğünüz davanın ganimetlerinden pay kapmak için dilenci olmazdınız” demek bile ne kadar küçültücü bir ifade olurdu.

Dava insanlarının bu tür serzenişlerde bulunmaları, cepheyi terketmelerinden kaynaklanıyor.

Dava insanının makam ve mevki isteği kınanabilir mi?

Kendi iç dünyamda kınasam da, sınanmak istemem asla!

Pandemi sürecinin insanlara kazandırdığı sosyal mesafe, insanların birbirleri üzerindeki sorumluluğa da bir mesafe getirdi sanki.

Yirmi yıl önce ölen bir dava insanını diriltmek mümkün olsaydı eğer, kendi dava arkadaşlarını gördüğünde ne derdi acaba?

Herhalde, “Ne çok maskeli arkadaşım varmış!” demekten kendini alamazdı.

Yazarlar Birliği Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu, genelleyici bir tanımlama yapmıştı: “Tayyip döneminde ev, araba ve makam sahibi olanlar, bir araba, bir makam için Tayyibi satıyorlar” demişti.

Ev ve arabalarını satıp, Bank Asya’ya yatıranlar daha mı sadıktı?

Siyaset kendi pandemi dönemini yaşatmaya başladığında, üreten kafalar üretimi durduruyor, siyasi istihdam iştahı düşme yaşamaya başladığında, insanların bir kısmı kendi uzaklaşıyor, bir kısmı da uzaklaştırılıyor.

Siyaset kendi içinde sosyal mesafe koymaya başladığında, yüzlere maske taktığında, hijyen kendiliğinden kirlenmeye alan açıyor.

Bu ülkede Mehdi inancı sağcısında da solcusunda da var.

Sürü olduğunu kabul eden insanların çoban arayışları da hiç tükenmeyecek.

Sırma saçlı kız masalından daha güzel bir masal dinledik: “Kavmin efendisi kavmine hizmet edendir

Bir başka güzel masalımız daha vardı: “Devlet başkanını kılıçlarıyla doğrultan insanların” olduğu.

Meal okurken uyuduğum anlar düştü aklıma!

Ayetler bile uyutuyor bizi.

Hadisler rüyalara daldırıyor.

Askerlikten yırtmak için sağır olduğu iddiasıyla heyet karşısına çıkan askerin, “Tamam, çıkabilirsin” işareti sonrası, bir doktorun yürümekte olan askerin arkasından tam da ayak hizasına attığı bozuk para sesine dönüp bakması bozuyor bütün hayalleri.

Muttakilik, liyakat, dava insanlığı kendi koşuyor sese!

Önceki ve Sonraki Yazılar