04 Temmuz 2020 tarihinde, facebook hesabından Selçuk Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr. Süleyman Okudan’ın 539 ameliyata girmediği halde kendini ameliyatlara girmiş gibi göstererek para aldığını, YÖK’ün talimatıyla Selçuk Üniversitesi Rektörlüğünce hakkında soruşturma başlatıldığını duyurmuştum.

08 Ağustos 2020 tarihinde Fevzi Kızılkoyun Hürriyet Gazetesi’nde Süleyman Okudan hakkında açılan soruşturmayı haber yapmış, ulusal medya da alıntılayarak sayfalarına taşımıştı.

Benim gündeme taşımam üzerinden üç buçuk (3.5) ay, Hürriyet Gazetesi ve diğer ulusal medyanın gündeme getirmesi üzerinden iki (2) aydan fazla zaman geçti.

YÖK, Selçuk Üniversitesi Rektörlüğüne soruşturma başlatılması talimatını 28.04.2020 tarihinde resmi yazışmayla bildirmiş, onun üzerinden de beş buçuk (5.5) ay geçmiş. Bunun öncesi de var, o talimat yazısına ulaşamadım.

Soruşturmanın başlatılması talimatı eski Rektör Prof.Dr. Mustafa Şahin döneminde verilmiş. Prof.Dr. Metin Aksoy 24 Haziran 2020 tarihinde rektör olarak atandı.

Tarihler göz önünde bulundurulduğunda, YÖK’ün talimatı üzerinden iki ay geçmiş, Mustafa Şahin, hakkında soruşturma başlatılması gereken eski Rektör Prof.Dr. Süleyman Okudan’ı ne açığa almış ne de soruşturmanın tamamlanmasını sağlamış. Yine aynı şekilde Metin Aksoy da Süleyman Okudan’ı soruşturmanın selameti gerekçesiyle açığa almadı.

Mustafa Şahin’in YÖK soruşturması talimatına karşı mehter takımı yürüyüşü aldığı da anlaşılıyor, iki ileri bir geri hamle yapmış olmalı ki, son noktayı YÖK koymuş, soruşturma başlatılması yetkisi Rektörlükte denilmiş.

Görünen o ki, Mustafa Şahin kendi patlatamadığı Süleyman Okudan bombasının pimini çekerek, Metin Aksoy’un kucağına bırakmış.

Rektörlük devir teslim töreninde Süleyman Okudan’ın masaya ellerini koyarak Mustafa Şahin ve Metin Aksoy’a posta koyar gibi nasihat vermesinin nedeni bu soruşturma demek ki!

Apaçık ‘geçmişi kurcalamayın’ diyordu adam, mesele daha iyi anlaşıldı.

“Merhametten maraz doğar” diye boşuna denilmemiş, Mustafa Şahin’in Süleyman Okudan’a yapamadığını Süleyman Okudan, Mustafa Şahin’e yaptı, hakkında suç duyurusunda bulundu.

Süleyman Okudan, Selçuk Üniversitesi’ndeki FETÖ yapılanmasının en büyük mimarlarından biri aynı zamanda. Esir alınmış biri. Mevlana Üniversitesi’nin yer tahsisi ve Selçuk Üniversitesi’ndeki FETÖ kadrolaşması en fazla Okudan döneminde gerçekleştirildi. Selçuk Üniversitesi’nin FETÖ davalarında da, FETÖ’den yargılanan kimi şüpheliler lehine şahitlik yaptı, onların kurtulması için gayret sarf etti.

Şimdi ise, “Ameliyat yapmamasına rağmen bölümdeki hocaların yaptıkları ameliyatları ve işlemleri kendi üzerine yazdırarak Göz Kliniği üzerinden haksız kazanç elde ettiği”  suçlaması ile soruşturma geçiriyor.

Esasen bu soruşturmayı çoktan geçirmesi ve açığa alınması gerekirdi.

Çünkü YÖK tarafından gönderilen 28.04.2020 tarihli yazıda, YÖK Denetleme Kurulu tarafından yapılan inceleme sonucunda varılan bulgulara dayanılarak soruşturma açılması isteniyor. Ancak her ne hikmetse eski rektör Mustafa Şahin, Süleyman Okudan’ı koruyor. O bir (eski) rektör, ben soruşturamam, yetkili değilim diyerek topu üzerinden atmaya çalışıp, soruşturma yerine inceleme başlatıyor. Son iddianın Süleyman Okudan’ın rektörlüğü dönemiyle ilgisi yok. Hatta ondan en az 7-8 yıl sonra gerçekleşiyor. 

Önceki rektör Şahin’in derhal bir soruşturma açarak, soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi açısından Okudan’ı açığa alması gerekirdi.

Bu tip suçlarda, konumunu muhafaza eden yöneticilerin delilleri karartma ve şahitleri etkileme imkanı fazlasıyla mevcut.

O tarihten beri Okudan klinikte görev yapmaya devam ediyor.

Bu işin bir de yargı boyutu var. Bizim yazdığımız yazılar ve Hürriyet Gazetesi başta olmak üzere ulusal medyanın yaptığı haberler üzerinden Konya Cumhuriyet Başsavcılığı re’sen soruşturma başlatabilirdi.

Süleyman Okudan’ı açığa alma işlemini uygulayacak olan Selçuk Üniversitesi rektörlüğü. Süleyman Okudan, hakkındaki iddialardan aklanıncaya kadar, soruşturmanın selameti açısından açığa alınmalıdır. Belki inceleme soruşturması tamamlanmış da olabilir.

Devleti zarara uğratanların elini kolunu sallayarak görevlerine devam edebileceğine ihtimal vermiyoruz.

Öyle değil mi sayın rektör Aksoy?