Şey şey şey him!
Bu ülkede bir şey olmak istiyorsanız ya bir cemaate mensup olacaksınız ya da Atatürkçü Düşünce, Çağdaş Yaşamı Destekleme gibi derneklere...
Sağcı solcu grupların sıçrama tahtası sivil toplum örgütleridir.
Profesör Doktor olmanız, sanayici olmanız, milletvekili olmanız hiç farketmez, ilkokul mezunu, lise mezunu bir şeyhin elini öptüğünüzde elinin altındaki dünyalık nimetler bir keramet gibi serilir önünüze.
Siz bilim adamı olabilirsiniz ama ilkokul mezunu şeyhin İstikbali göklerde bulan kanatsız yükselişleri vardır.
Yeryüzüne tepeden bakan gözleri, yatağınızda sağdan sola döndüğünüzü de görür.
Peygamberlerin sahifeleri, kendilerine indirilen kitaplar vardır sadece, o kitaplara uymak zorunda kaldıkları ayetler, hayatlarını cendereye sokar.
Şeyhlerimiz Levh-i Mahfûz’da yazılmış kaderleri, kimin ne olacağını görür.
Onların çocukları Ehl-i Beyt’en daha değerlidir.
Onların hanımlarına, gelinlerine ateş dokunmaz.
Onların damatları Sırat Köprüsü’nü Hz. Süleyman’a Belkıs’ın tahtını getirenlerden daha hızlı geçer.
Hiçbir şey yapmanıza gerek yok, sayarsınız paranızı, alırsınız okunmuş bir kefen sizi Cehennem ateşinden de korur.
Üç peygamberin kudretini sadrında taşıyan şeyhlerimiz olduğu gibi, manevi alemde peygamberlerle diz dize oturan şeyhlerimizin pasaporta, uçağa binme ihtiyacı da olmaz, onlar beş dakikada Amerika’ya birkaç saniyede Bosna’ya gider.
15 Temmuz işgal girişiminin gecesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağını bile bunlara bağlı yatırlar korur.
Ölüyü bile diriltir bunlar.
“Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır.”
Bir şeyhe bağlandığınızda dünyalık makamların kilidi açılır sonsuza kadar.
Şeyhlerimizin karşısına çıkan müritlerin yürekleri ürperir, elleri ayakları birbirine dolaşır, ter basar, manevi kudretleri karşısında insanların feleği şaşırır, akıllarından geçenin şeyhleri tarafından okunacağını bilir hepsi.
Bu müritlerin namaza duruşlarında yüreklerinden ne geçer bilinmez!
“Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeden Cennet'e gireceğinizi mi sandınız?!...” (Bakara Suresi 214. Ayet)