1. YAZARLAR

  2. Ahmet Şükrü Kılıç

  3. Sevdim, gözü kara sevdim!
Ahmet Şükrü Kılıç

Ahmet Şükrü Kılıç

Yazarın Tüm Yazıları >

Sevdim, gözü kara sevdim!

A+A-

Yaşadığım çağda bana yetecek kadar okumalar yaptığım söylenemez, okuduklarımı yücelten ve alçaltan bir gençlik dönemi herkes gibi ben de yaşadım.

Hayatın hiçbir alanında disiplinli bir insan olamadığım için başarılı çalışmalarım da olmadı.

Bir şeyi başardım yalnız; o da indiğim derinliklerde kimin ne kadar alçak, kimin ne kadar itibarlı olduğunu görmek oldu.

Disiplinli bir çalışma ortaya koyamasam da başlattığım her kavgayı sonuna kadar götürmekte hep kararlı oldum.

Kabe’ye yönelmiş insanların Allah’a ibadet etmelerini de gördüm, kendilerini Lat ve Uzzalaştıran putları da.

Bu putların eli de uzundu dili de.

Bu putlar milletten çaldıklarını etrafındakilere rızık gibi dağıtan ilahlardı.

Benim için hayat çok basitti aslında, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Allah’a inandığı gibi inanmak, O’nun yaşadığı gibi yaşayabilmekti.

Ne O’nun gibi inanabildim ne de O’nun gibi yaşayabildim.

Sen Hz. Muhammed’i Allah’tan daha çok seviyorsun sanki!” diyenler de oldu.

Hz. Muhammed’i bana sevdiren O’nun Allah’a bağlılığı ve bir kul gibi yaşamasıydı.

Sevdim, gözü kara sevdim.

Hz. Muhammed denildiğinde aklıma sadece bir medeniyet geliyordu.

Bir âmâyla, bir cahille, bir bedeviyle, bir tüccarla, bir fakirle, bir boşboğazla, bir eşkiyayla, bir çocukla, bir şairle, bir bilgeyle, bir haddini bilmeyen adamla birlikte vakit geçiren, onları eğiten, onlarla birlikte medeniyet devleti kuran insandı Hz. Muhammed.

Hz. Muhammed adalet demekti.

Hz. Muhammed hukuk demekti.

Hz. Muhammed müeyyide demekti.

Hz. Muhammed namaz öncesi, aklına düşeni yerine getiren, arkadaşlarının omuzlarından atlayarak evine geçen, elinde bulunan biraz altın ve gümüşün dağıtılmasını eşinden isteyen insan demekti.

Namazın sünnetlerinden biri de elinde bulunan altın ve gümüşü dağıtmadan namaza durmamaktı!

Bu sünnet hiç dile de getirilmez, hiç dillendirilmez de!

Ve Hüseyin!

Hüseyin denildiğinde kendilerine çeki düzen veren insanların, gecenin karanlığında, gündüzün aydınlığında üzerine yürüyen aynı insanlar olması da şaşırtmadı beni.

Kendi menkıbesini yazan bir insan olmak da değil isteğim, Kerbela’da Hüseyin’in yanında olduğumu göstermek sadece!

Önceki ve Sonraki Yazılar