Sen o LGBT çaputunun serildiği yere seccadeni serebildin mi?
Bizimkiler neden savruldu?
Makam savurmadı.
Para savurmadı.
Şöhret savurmadı.
Şehvet savurmadı.
Gökgörmediklik falan da savurmadı.
Bizimkileri bilinçsizlik savurdu.
Dil de öğrendi, siyaset de, ticaret de, uluslararası ilişkiler de, bir bilinç dilini öğrenemedi.
Dışı güzelleştirilmiş saygının içine itaat yerleştirildi.
Bizimkiler fikir hürriyeti istedi ama daha en başta kendi yapıları içinde fikirlerini özgürce dillendiremedi.
Bu ülke insanı hangi kesimden olursa olsun fikir hürriyetine sahip değil.
Devletin yasak sınırlarını zorlayan fikir hürriyetinden bahsetmiyorum, kendi aramızda fikir hürriyeti kazanamadığımızın itirafında bulunuyorum.
Cemaatler, sivil toplum örgütleri, siyasi hareketler hiçbir zaman fikir hürriyetinin yeşerdiği iklimler olamadı, şahsiyetler özgürce gelişemedi.
Birbirimize karşı en amansız tartışmalara girdiğimiz oldu ama karşı tarafın insanlarına karşı bir türlü yüz yüze gelindiğinde seslerimizi aynı perdede yükseltemedik.
Sosyal medyadan yağıp gürlemeler bir parça pratik kazandırmış olabilir, o da saman alevi gibi yükselişler, devamını getiremeyen, yürünemeyen, hedefi olmayan haykırışlar sadece.
Karşı taraf da öğrenemedi bilinç dilini, onlar halayı öğrendi, kalayı öğrendi, sokaklarda dolaşmayı, kafelerde nutuk atmayı. Ama örgütlendiler, çünkü onları bilinçlice örgütleyebilen yapılar vardı.
Bizim üstadlarımız vardı onların ustaları; bizim reislerimiz vardı onların önderleri; bizim kavranılamayan kavram kargaşalarımız vardı onların kavgaları; bizim tek tük cezaevi hatırası anlatanlarımız vardı onların baştan sona koğuşları dolduran adamları; bizim uçan şeyhlerimizin tükenmeyen cezbeleri vardı onların ayyaşları… Ama o ayyaşlar, kokain çekenler ayıldıklarında ayakları hep yerlere bastı.
Biz mağduriyeti oynadık onlar mağduriyetler üzerinden isyan bayraklarını diktiler…
Bedel ödediler bedel…
Bizim bedel ödediğini iddia edenlerimiz bile ödedikleri bedele boyun eğdiler, onlar en ahlaksız hallerinin bile göğüslerini gere gere haklarını istediler.
Kaç gündür Boğaziçi hikayesini izliyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rektör atamasından daha kolay ne var, atanan rektör daha rektör yardımcısı atayabilecek insan bulamadı. Atadığı danışman da DEVA olmadı, bir twitter talimatıyla istifa etti.
Aşağılansalar da, aşağılık eğilimleri de olsa direnen öğrenciler var.
18 Yılda bir üniversiteye girememişsin, sözüne itibar edecek bir akademisyen bile yok daha.
Selçuk’a, Yıldırım Beyazıt’a, KTÜ’ye, Yüzüncü Yıl’a, Mersin’e, Erciyes’e başka üniversiteden bir akademisyen atasan bile kimsenin gıkı çıkmaz, Boğaziçi bir boğaz harbi veriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan anayasal hakkını kullanmıştır, istediği akademisyeni rektör olarak atamıştır, Robert geleneği olan üniversite elbette ki kolay lokma olmayacaktır, ideolojik gruplar bağıracaktır çağıracaktır, peki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın atamasında hiç mi kendi dünya görüşü yoktur?
“Devlet gereğini yapsın” diyenlere karşı, “Biz okul kampüsünde çamura yatar yine de buna izin vermeyiz” diyenler var!
Gözlerinize sokmak istediğim şey, bir tarafın beklentilerini dillendirmesi, diğer tarafın bedel ödemeye hazır eylemleri…
LGBT’lileri aşağılamak kolay, LGBT’liler kadar bir duruşunuz, bir kavganız, bir haykırışınız var mı?
Sen o LGBT çaputunun serildiği yere giderek A’râf Suresi’ni okuyamazsın!
Sen o LGBT çaputunun serildiği yere giderek Hûd Suresi’ni okuyamazsın!
Sen o LGBT çaputunun serildiği yere seccadeni sererek, yüzün Kabe’ye dönmüş Namaz kılamazsın!
LGBT’lilerin cinsel tercihleri ya da cinsiyet değişikliklerinden daha çok bizim kesimin bilinçsizliği makam, para, şöhret ve şehvet isteklerini kabarttı.
Cinsiyet değişimleri şahsiyet değişimlerinin yanında hak getire!