Muhalefetin seviyesi iktidarı da toplar!
Bütün kalbimle muhalefetin seviyeli bir siyaset yürütmesinden yanayım.
İktidar güç histerisine kapılabilir, elbette ki mazur görülecek bir yanı yoktur.
İktidar güçlü olduğu dönemde partileri, sivil toplum örgütlerini muhatap aldığında adı istişare olur, karşısındakine değer veren olur, zayıflamaya başladığı dönemlerde gerçekten niyeti istişare olsa dahi, "Nasıl ayağımıza geldi" denilecek duruma düşer!
Muhalafetin seviyeyi yükseltmesi iktidarın da kendine çeki düzen vermesini zorunlu kılar. Muhalefet seviyeyi ne kadar düşürürse, iktidar da o kadar "Ben yaptım, oldu" diyecek duruma gelir.
Bu ülkenin seviyeli, nitelikli, kaliteli, onurlu ve ahlaklı siyasetçilere ihtiyacı var. Bir siyasetçi saatlerce konuşur ama hiçbir etkisi olmaz, kendini bilen bir siyasetçinin bir bakışı, bir tebessümü çok güçlü bir mesaj içerir.
Siyaset bir yoldur, siyasetçi de yolcudur, ne kadar usta kaptan olursanız olun, karşınızdaki kural tanımaz bir yolcu gelir çarpabilir size. Ne olursa olsun yolun kurallarına uyan olunmalıdır.
En önemlisi de siyaset hepimizin kaderini belirliyor ve bizler kaderlerimize ortak olamıyoruz. Emanetçilik bizleri mahvediyor, belli bir süre sonra oy haklarımızın bile mirasçısı olduğumuzu unutan bir duruma geliyoruz.
Siyaset teslim olmak değildir, teslimiyetçilik hiç değildir, pazarlık yapmak, pazarlık sonucu yapılan anlaşmalara karşılıklı olarak sadakat göstermek gerekiyor.
Akla hayale gelmedik orijinallikte fikirler ya da ürünler üretebilirsiniz ama insanî birikimlerinizin üretimini baştaki insana teslim etme inancınız dahi olsa, onun belirlediği yetkili kişileri değerlendirme inisiyatifini kaybettiğinizde özgürlük mücadelesi veren bir siyasetin müntesibi olsanız dahi kendinizi atalete sürükler, zamanla da teslim alınan duruma getirirsiniz.
Geçmişte yanlışların üzerine gitmeyenler gün gelir yanlışların altında ezilir, başınızı çıkaracak takatiniz bile kalmaz. Akıl ve beden gücünü çalıştırmayanlar zihnini ve bedenini tembelliğe alıştırır, zamanla zihin ve beden her yenileni eritemeyeceği için de yerinden kalkamayacak ağırlığa ulaşır.
Oturan bir tecrübe, yayılmış bir bilge kişiliğin yolda yürüyenlere hiçbir faydası olmaz.
Zihni ve bedeni yağ tutmuş insanların yola koyulması, yürümesi, sonra da koşması gerekiyor!
***
Menderes idam edildiğinde halkımız hem korkmuş hem de çok üzülmüştü.
Özal vefat ettiğinde halkımız çok üzülmüştü.
Ecevit'in, Mesut Yılmaz'ın vefatları kimsenin umurunda olmadı.
Hayatı boyunca muhalefette kalan Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümü hepimizi yasa boğdu.
Muhsin Yazıcıoğlu gibi bir muhalefet liderinin olmaması ne kadar acı!
İktidarda olmadan da siyaseti dizayn edebilen, iktidarda olmadan da siyasette onurlu bir duruş gösteren Yazıcıoğlu'na Allah'tan rahmet diliyorum, yaşadığı hayat en zor günlerde milletine rahmet olmuştur!