Milli irade hırsızlığı, yönetim gasbı ve ahlak!
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde yaşanan resmi evrakta sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, örgütlü suç işleme girişimleri kazanma ihtimali olan her siyasi partinin yapabileceği bir ahlaksızlıktır.
Evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarının bir ayağı sandık başkanı, müşahitler, diğer ayağı da varsa eğer Seçim Kurulları’nda veri işlemcilerinin oyları yanlış girmesiyle birlikte daha da organizeli bir hareketle karşı karşıya olduğumuzu gösterir.
Siyasi partilerin tümü ahlaksızlık olarak nitelendirebileceğimiz nitelikli suçu işlemişlerdir, işleme potansiyeline de sahiptir.
Onun içindir ki, sandıklarda parti görevlileri ve siyasi partilerin belirlediği sandık müşahitleri görevlendirilmektedir.
Cumhuriyet tarihinde, çok partili dönemden buyana oy hırsızlıkları, sandık tutanaklarının birleştirilme işlemlerindeki bilinçli hırsızlık ve kaydırmalar hep maddi hata olarak adlandırılmış, tutanakları değiştirenler, oyları kaydıranlar, verileri yanlış girenler hakkında hukuki işlemler başlatılmamış, kimse de cezalandırılmamıştır.
Bütün partiler zımmen bir anlaşma içindedir, itirazlar sonrası oyların yeniden sayılması yeterlidir. Türkiye’ye zaman kaybettirenler, oy hırsızlığı yapanlar, resmi evrakta tahrifatta bulunanlar, verileri yanlış girenler hakkında bir cezai müeyyide uygulanmamaktadır.
Siyasi partiler bu suçlamalarda bulundukları halde, suçladıkları kişilerin kimlikleri, imzaları olmasına rağmen suç duyurularında bulunmamaktadır.
İstanbul’da seçimi yeni oy sayımları sonrası kim kazanırsa kazansın, yine hiçbir parti oy hırsızları, resmi evrakta tahrifat yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunmayacaktır. Ahlaksızlık bütün siyasi partilerde vardır, hatta bu tür kabiliyette bulunan insanlar özellikle seçilmekte, seçim sonrası da hırsızlıkları bir kahramanlık gibi anlatılmaktadır.
Sadece siyasi partilerde değil, karşıt siyasi düşünce olan oluşumlarda da değil aynı siyasi düşünce içinde bulunan insanların başkan adayı olduğu il, ilçe kongrelerinde ya da aynı sendikaya bağlı olan insanların sendika kongrelerinde de benzer şeyler yaşanır. Oda seçimleri de aynıdır, esnaf seçimleri de aynıdır, hayır kurumlarının kongrelerinde de yaşananlar farklı değildir. Aynı partiye, aynı sendikaya bağlı olan insanlar bile kazanmak için ahlaksızlaşır, oy da çalar, kaşla göz arası rakibe çıkan oylar kendilerine de yazdırılır.
Temayül yoklamalarında da yaşanan bir ahlaksızlıktır. İl başkanları, yönetim kurulu üyeleri, belediye başkanları teşkilatlara liste gönderir, onunla yetinilmez, gelmeyen üyelerin yerine imzalar atılır, onların yerine oylar kullanılır.
Seçimde kimse kimseye güven duymaz.
Çözüm bellidir. Seçim Kurulları itirazlar neticesinde resmi evrakta tahrifatta bulunanları, işlemcileri yargıya taşıyan bir sorumluluğa kavuşturulmalıdır. Sandığa sahip çıkmak için bu kadar uğraş verileceğine, sandığı şaibeli hale getiren insanlar cezalandırılsa kimse hırsızlık yapamaz.