Köpeklerden korkmuyorum!
Her gün nasıl olsa oturacağımızı hayal ettiğimiz Çankaya Köşkü’nün etrafında eşimle birlikte yürüyüşler yapardık.
O zamanlar köşk Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ydü, hayalse hayal en tepeye kurulmalıydı.
Çocuklar büyümüştü artık.
Zamanı geldiğinde olacak torunlarımız için de hayallerimiz vardı.
Torunlarımızın oynayabileceği kocaman oyun alanlarımız, ormandan farksız ağaçlar altında sırtımızı çam ağaçlarına vererek “Nereden nereye geldik” diye anlatabileceğimiz anılarımız olacaktı.
Öncelikle köşkün etrafında yükselen duvarları ve onların üzerinde iki insan boyu yükselen demir parmaklıkları yıktıracaktık.
Hafta sonları da halkımıza mangal partileri verecektik.
Diğer günler halkımız ailecek köşkün bahçesine gelecek, pikniğini yapacak, çayını kahvesini içecek, selam verdiklerimizin sofralarına kurulacaktık.
Köşkün etrafında oturan komşularımız çat kapı ev ziyaretimize gelecekti, biz de çat kapı ziyaretlerde bulunacaktık.
Yine bir gün yürüyüşe çıkmıştık.
Kurduğumuz hayali bir köpek havlaması ve eşimin bayanlara has korku ve şaşkınlık halinde insanı yerinden zıplatan “Ayy” çığlığı bozdu.
Ardıma döndüğümde belime kadar boyu olan cins bir köpekle göz göze geldik.
İşlemeli bir tasması vardı, üzerinde de adı yazıyordu, belli ki sahibinin elinden kurtulmuş, bizi gözüne kestirmişti.
Aramızda yarım metre ya var ya yoktu.
Hemen eşimi elimle arkama aldım.
Köpek dişlerini çıkarmış hırlıyordu.
Bir insanla konuşur gibi,“Ne oldu, ne istiyorsun bizden” dedim.
Başını daha da yükseltti, dişlerinin hepsi gözüküyordu.
Bu kez sağ elimi sallayarak, “Kafamı bozma, beynini dağıtırım senin, defol git” dedim.
Kafamda savunma silahları canlandı bir anda; iki elim, iki bacağım, bir de hemen çıkarabileceğim bir kemerim vardı.
Hiçbirine gerek kalmadı; ardına döndü, çekti gitti.
Hiç zaman kaybetmeden eşime yaşadığımız durumu yorumladım, “Eğer o köpeğin bize koşarak geldiğini görseydim ben de korkardım. Bizler korkuyu kendimiz büyütüyoruz, korkuyla bir anda karşılaştığımızda, aramızda bir karış mesafe bile olsa, korkuyu büyüten değil, üzerine giden oluyoruz” dedim.
Bu hayatta bir Allah’tan korkuyorum bir de eşimden, inkar edecek değilim.
Lafı uzatmaya gerek yok; köpeklerden korkmuyorum!