İSTİNAF EDİLMEDEN
FETÖ Davalarında neden bu kadar beraat kararı olduğunu, “İstinaf edilmeden” verilen beraat kararlarının ne anlama geldiğini sordu bir tanıdığım.
Bu uygulamanın sorgulamasını yapmış, yargı mensuplarımıza da bir çağrıda bulunmuştum.
Maalesef atı alan yine Üsküdar’ı geçti.
25.01.2018 tarihinde yazdığım “İSTİNAF EDİLMEDEN” başlıklı yazımı gönderdim kendisine, ben de sizlerle yeniden o yazıyı paylaşmış olayım.
İSTİNAF EDİLMEDEN
Telefon rehberimde kayıtlı olmayan bir numara aramış, farkettiğimde geri dönüş yapıyorum. Arayan kişi FETÖ’den yargılanan biri, daha önce FETÖ sanığı olarak tutuklandığını haber yapmışız, yargılandığı mahkeme beraat kararı vermiş, haberin kaldırılmasını istiyor. Böylesi durumlarda arama motorlarında adının çıkmaması için haberi siteden kaldırıyorum, mağdur olduğu bir durumdan dolayı adının çıkmasına sebep olanlardan biri olmayı tercih etmiyorum.
Tanınmış biri olduğunda durum değişiyor, berat kararını yayınlayarak o sorumluluğumuzu da yerine getiriyoruz. Daha sonra hakkında yayınladığımız haberleri ya da köşe yazılarını ilkesel olarak siliyorum.
Arayan kişiye, beraat kararını göndermesini söyledim, kararı gördükten sonra kaldıracağımı ifade ettim. Benim ahlak yüklediğim yaklaşımımdan cesaret almış olacak ki, “Avukatım dava açmamızı istedi” dedi. Bu kez, “Siz davanızı açın, konuşmamızı burada sonlandırıyorum” dedim. 5 ay tutuklu yargılanmış, binim sorumluluğum beraat kararını yayınlamakla sınırlı, haberi silmek gibi bir zorunluluğum da yok. Mesaj olarak yine de beraat kararını göndermiş, yine aradı. Üslubunun bedelini ödetecek değilim, biraz da tedirginliği yaşatmak istedim. Sonra özür diledi. Ben de haberi kaldırdım.
Gönderdiği beraat kararı formatında “Kesinleşme türü” başlığı altında “İstinaf edilmeden” ifadesi yer alıyordu.
Mahkeme beraat kararını vermiş, mahkemenin iddia makamı savcısı itiraz yetkisini kullanmamış, yani bir üst mahkeme olan İstinaf Mahkemesi’ne yasal süre olarak tanınan 7 gün içinde verilen karar için itiraz etmemiş, “Beraat” hükmü de onaylanmış.
Son günlerde FETÖ mensubu komutanların “Etkin pişmanlık” hükümlerinden faydalanmak için başvuru yapmaya başladıklarını duyuyoruz. Mahkemelerde süren davalardan da kararlar çıkmaya başladı.
FETÖ mensubu olanların da, FETÖ’nün yöneticisi konumunda yargılananların da, “Etkin pişmanlık” hükümlerinden faydalandıklarını ve bunlara verilen cezaları da duyuyorsunuzdur. Hatta içlerinde tanıdıklarınız da olabilir, aldıkları cezayı az bulduğunuz da olabilir. Sanığın yönetici mi, örgüt üyesi mi olduğunun takdiri, önce savcılığa ve daha sonra yargılama safhasında mahkemeye ait. Bir de sanık “Etkin pişmanlık” hükümlerinden faydalanmışsa, alacağı cezada indirim de, beraat kararı da söz konusu olabiliyor.
Bakın “Etkin pişmanlık” konusunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu 221. Maddesi şu şekilde:
Madde 221- (1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(3) Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(4) Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır.(1)
(5) Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir.
(6) (Ek: 6/12/2006 – 5560/8 md.) Kişi hakkında, bu maddedeki etkin pişmanlık hükümleri birden fazla uygulanmaz.
Tüm bu hususlar hukuk tekniği içinde çözümlense de, bir takım sorular doğrusu benim aklımı ciddi şekilde kurcalıyor. Onu da örneklendireceğim; sanık İ.B. “Etkin pişmanlık” hükümlerinden faydalanmak için başvuruda bulunup, bir takım vakalar anlatıyor ve bazı isimler veriyor. Ancak diğer taraftan bir başka FETÖ sanığı C.C.’nin bu yapıyla bağını çok önceleri kestiğinden bahisle “Tutuklanmış olduğuna şaşırdığını” beyan ediyor. Karar duruşmasından 1 celse önce Savcının “Beraat” talep ettiği C.C.’nin ByLock kullanıcısı olduğu son celsede ortaya çıkıyor ve dosyası ayrı yargılama yapılmak üzere ayrılıyor. Ancak sanık İ.B. “Etkin pişmanlık” sayesinde ceza indirimi alıyor.
Yine bir başka FETÖ sanığı M.E.S. benim de izleyici olarak katıldığım duruşmada, “Etkin pişmanlık” hükümlerinden yararlanabilmek için iki isim veriyor, verdiği isimleri not alıyorum, basit bir “Google” araması yaptığımda, verdiği isimlerin zaten ihraç edildiğini görüyorum, mahkeme başkanı, üyeler, iddia makamı savcısının nasıl bir takip yaptığını hiç sormayın, nedenine gelince bir başka mahkemenin iddia makamı savcısı FETÖ sanıklarından beş kişinin beraatını talep ediyor, yanlış duymadınız mahkemenin savcısı “Beraat” talebinde bulunuyor, sanıkların yargılandığı dosyada “Beraat” talebi istenen kişilerin “ByLock” yazışmalarında FETÖ’ye finansal destek sağladıkları görülüyor, o Bylock çözümlemesinde adı geçen kişilerin hangi hesap numarasına ne kadar para yatırdıkları da yazıyor, o belgeyi yayınlıyorum, bir sonraki mahkemede ilgili kişiler hakkında FETÖ’ye finansal destek sağladıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bunulması kararı zapta geçiriliyor. O belgeyi mahkeme heyetinin bilgisine sunmasak, hepsi beraat edecekti.
Dosyaların kapsamı geniş, içerikleri karmaşık. Savcılarımız ve Ağır Ceza Mahkemesi Hakimleri PKK-DHKP-C gibi bölücü terör örgütlerinin yargılamaları konusunda tecrübeliler. Tamam, geçmişimizde FETÖ gibi bir yapılanmayla mücadele edilmedi, tecrübe sorunu yaşanacaktır elbette. FETÖ Davalarında verilen kararların hiç değilse uygulamada yeknesaklığın sağlanması adına “İstisnasız İstinaf Mahkemesi”ne gönderilmesi gereklidir.
Yargılamalar sırasında Savcılık makamının “Beraat” taleplerini anlayamıyordum; mahkemelerde verilen kararların “İstinaf Edilmeden” kesinleştiğine dair bilgiler artmaya başladı. Bu zulmü milletimize yaşatmayın. Yargılamalarda “Etkin pişmanlık” hükümlerinin uygulanmasında ve kararların temyiz (istinaf) edilmeden kesinleşmesinde, “Vicdanların kabul edemeyeceği” uygulamalara tahammülümüz yok. Kimse bizden, “İstinaf edilmeden” kesinleşen kararlara ve yasal sınırları aşar bir halde gereği gibi uygulanmayan “Etkin pişmanlık” hükümlerine tahammül etmemizi beklenmesin!