İstanbul'a belediye başkanları çıkartma yapmalıdır! Ve silinen hafıza!
İstanbul Türkiye’dir, İstanbul’da yaşayan Konyalılara belediye başkanlarımız ulaşmalıdır.
Konya model belediyecilik uygulamalarıyla Türkiye’ye damgasını vuran bir şehir olmuştur.
“Konya gibi bir Türkiye özlüyorum” sloganı daha sonra “Konya gibi Türkiye” sloganıyla belediyecilik modelini markalaştıran ve ideolojik karşılığı da olan şehir efsanesini Türkiye’nin dört bir tarafına yaymıştır.
İstanbul’da yaşayan Konyalılara Halil Ürün, İstanbul’da yaşayan Sivaslılara Temel Karamollaoğlu, İstanbul’da yaşayan Vanlılara Fethullah Erbaş, İstanbul’da yaşayan Diyarbakırlılara Ahmet Bilgen, İstanbul’da yaşayan Şanlıurfalılara İbrahim Halil Çelik ulaşan belediye başkanları olmuş, dahası Tayyip Bey de Konya Belediyeciliğini örnek göstererek İstanbul seçmenine afaki olmayan, uygulanan belediyecilik modellerini örnek olarak göstermiştir.
İsimlerinin baş harfleriyle FATİH adıyla özdeşleştirilen belediye başkanlarının hepsi İstanbul seçmeniyle buluşan, Tayyip Erdoğan’a oy isteyen belediye başkanları olarak hafızalarımızdaki yerlerini korumaktadır.
FATİH’in F’si Van Belediye Başkanı Fethullah Erbaş, A’sı Diyarbakır Belediye Başkanı Ahmet Bilgen, T’si Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu, İ’si Şanlıurfa Belediye Başkanı İbrahim Halil Çelik, H’si Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Halil Ürün olarak sloganlaşmıştır, siyasi hareket kendine gerçekten de Tayyip Erdoğan gibi bir Fatih çıkarmıştır.
Tayyip Erdoğan’ın İl Başkanlığı döneminde göstermiş olduğu başarıdan daha fazla Refahlı Belediyelerin Türkiye’de yeni bir belediyecilik modelini geliştirmesinin örnekleri İstanbul Belediyesi’ni Tayyip Erdoğan’a kazandırmıştır.
Ağaçlandırmadan hayvan barınaklarına varana kadar belediyeler, ilk Refahlı belediyelerle gündeme gelmiştir.
Panter Emel bile Konya’daki hayvan barınaklarını Türkiye’ye tanıtan bir aktör olmuştur.
İnsana dokunduğu kadar tabiata, hayvanlara dokunan, bütün yaratılmışlara kendi mücavir alanları içinde ulaşan belediyecilik modeli, Erdoğan’a başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yollarını açan bir geçmişe sahiptir.
Büyükşehir ve il Belediye Başkanlarımız İstanbul’a çıkartma yapmalıdır. Binali Yıldırım teşkilatların boşluğunu kendi doldurabilecek bir organizasyon kabiliyetine sahip değildir, organizasyonu İstanbul İl Başkanlığı yapmak zorundadır. Melih Gökçek gibi kılı kırk yaran, Erbakan Hoca’nın deyimiyle keçiden süt çıkaran bir siyasi kabiliyet yoksa, siyaset kurumunun bütün boşlukları doldurması gerekmektedir.
İstanbul artık bir şehir olmaktan çıkarılmıştır, İstanbul’u kazanmak iktidara açılan bir yol haline getirilmiştir, onun içindir ki, İstanbul seçiminde öncelikle yatırımların doğru bir şekilde anlatılması gerekmektedir, ittifaklar üzerinden seçim propagandasının çok da bir anlamı kalmadığı kavranılmalıdır. İnsana ulaşılması gerektiği bilinmelidir.
Mevcut seçim çalışması haliyle velev ki Ekrem İmamoğlu açıkça ben Ermeniyim, HDP ile de ortak çalışıyorum, evet bir projeyim dese dahi CHP seçmeni üzerinde bir kayıp yaşamayacaktır, Canan Kaftancıoğlu da “Dinsizim var mı diyeceğiniz” dese dahi, bırakın onları İYİ Parti seçmeni dahi işi inat haline dönüştürmüştür.
AK Parti teşkilatlarının laf yarıştırmaktan uzaklaşması, yatırımları yarıştırması gerekmektedir. Lafın bol olduğu yerde yalan da çok olacaktır, CHP’nin yalan konusunda eline AK Partililer su dökemeyeceğine göre, laf pazarından kendini çekmesi, seçim stratejisini yatırımlar üzerine geliştirmesi gerekmektedir.
Not: Bir siyasi hareket kendi hafızasını kaybetmemelidir. Bugünkü belediye başkanlarının farkında bile olmadıkları belediye başkanlıklarının önünü açan Milli Gençlik Vakfı Başkanı Adnan Demirtük’ü vefat yıldönümünde rahmetle anıyoruz. Adını bile bilmedikleri, hatırlamadıkları o isimler üzerinden makam sahibi olanlar, o geleneğin hafızasını belediyelerden sildiler maalesef…