1. YAZARLAR

  2. Ahmet Şükrü Kılıç

  3. I'm Islamic don't panic
Ahmet Şükrü Kılıç

Ahmet Şükrü Kılıç

Yazarın Tüm Yazıları >

I'm Islamic don't panic

A+A-

Bizim oyunlarımız olmazdı gençlik yıllarımızda, sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar devlet kurar devlet yıkardık.

Emperyalist ülkelerin bayraklarını patiska kumaşlara kendimiz çizer, Cuma çıkışlarında da kendimiz yakardık.

Tiyatro oyunlarımızın, skeçlerimizin senaryolarını kendimiz yazar, kendimiz oynardık.

Marşlarımızın güfteleri de bize ait olurdu, besteleri de; güftesini, bestesini yaptığımız marşları da unuttuk.

Panel mi düzenlenecek, açık oturum mu yapılacak, konuşmacılardan biri de mutlaka bizler olurduk.

Yürüyüşleri de kendimiz organize ederdik, eylemleri de, mitingleri de; başkalarına gerek duymadan miting alanlarında konuşan da kendimiz olurduk.

Ne yaparsak yapalım kimsenin arkasına gizlenmediğimiz gibi, bizlerle birlikte hasbelkader yargılanacak kişilerin de suçlarını üstlenirdik.

Ne şeyhlerimiz oldu, ne hocalarımız oldu ne de abilerimiz oldu; bizler kendimizi kendimiz oldurduk.

Yayınevi de kurduk, radyo da kurduk, tiyatro topluluğu da kurduk, gazete de çıkardık, dergi de yayınladık, okuma salonu da açtık, geceler de düzenledik; ne yaparsak yapalım hepsinden hesaba da çekildik.

Haritada yerlerini gösteremeyeceğimiz ne kadar yer varsa, oralarda neler yaşanıyorsa hepsi bizim yüreklerimizde yaşanırdı, bizim vicdanlarımızda anlam kazanırdı.   

Evlerimizin duvarlarında şehit resimleri vardı, yakasız gömleklerimizin üzerini Filistin poşuları kaplardı, tişörtlerimizde “I’m Islamic don’t panic” yazardı.

Bizim hayallerimizi makamlar süslemezdi, bizim zengin olmak aklımızın ucundan geçmezdi, bizim gözümü şehitlik makamı bürürdü sadece.

Ne yaşadıysak kendimiz yaşadık, ne yaşattıysak kendimize yaşattık; asla kimseyi kullanmadık, kendimizi de kullandırmadık.

Filistin, Eritre, Mora, Afganistan, Bosna, Çeçenistan, Azerbaycan hepsi bizdik; oralarda düşen bedenler de bizdik, surlara dikilen bayraklar da.

Bir gün olsun heyecanımızı kaybetmedik, bir gün olsun hayallerimizden vazgeçmedik, bir gün olsun y’es’e de düşmedik.

Bugün sadece kendi hayallerimizi yaşatan değil, Dünya Müslümanlarının da hayallerini yaşatan bir umut olduk.

Biz bu günlere bedel ödeye ödeye geldik.

Devrile devrile bu ülkede devrim gerçekleştirdik.

Dış düşmanlarımızın da maskelerini parçaladık, içimizdeki sinsilerin de maskelerini tek tek indirdik.

Sureti haktan görünenleri sırtlarımızda taşıdığımız gibi, kamburlarımızdan kurtulmayı da bildik.

Bizler hesap gününe nasıl inanıyorsak, günü geldiğinde hesabı olanlardan hesap sormayı da biliriz!

Bizim dava bildiğimiz değerleri, siyasi hesaplarına alet edenlerin bilmem kaç yıllık devlet hizmetlerinin hiçbir anlamı yoktur, sorulacak soru bellidir; davaya ne kadar hizmet ettin?  14.01.2018

Önceki ve Sonraki Yazılar