Türkiye, Dünya, insan değişiyor ve gelişiyor!

Televizyon kanallarında solcular ve AK Partililer tartışıyor, gazetelerin köşe yazarları da tartışmaları körüklüyor.

Daha önce insanları devletin kurumları fişlerdi, şimdi birbirini fişleyen bir medya peydah oldu.

“Arşiv unutmaz” diyerek yazarlar, akademisyenler, gazeteciler, siyasetçiler birbirlerinin 10 yıl, 15 yıl, 20 yıl önceki yazılarını, sözlerini birbirinin gözüne sokuyor.

CNN Türk’te Hande Fırat’ın sunduğu “Gece Görüşü” programında Prof. Ümit Kocasakal, Hilal Kaplan’ı bir yazı başlığı, yazının içeriği ve aldığı ödülden dolayı “Ermeni soykırımı”na destek vermekle suçluyor, Hilal Kaplan da Kabasakal’ın Baro Başkanlığı döneminde “Başörtü düşmanlığı” yaptığını belgelendiriyor.

Aslında her ikisi de ideolojik duruşlarından bir sapma göstermeseler de, değişen ve gelişen Türkiye’de konjonktürel değerlendirmelerden uzaklaştıklarını, gelinen süreçte farklı düşündükleri halde, bu farklılıklarını göstermektense birbirlerinin farklılıkları üzerinden bir laf yarışına giriyor.

Hilal Kaplan’dan hazzetmiyorum, Önder Kocasakal’dan hiç hazzetmiyorum ama her ikisinin de birbirlerine söz yetiştirmelerinin ötesinde geçmişi kurcalasalar dahi, konuşacak duruma gelinmesi açısından bir diyalog başarısının yakalandığına inanıyorum.

Bir heyecan, bir hesaplaşma, bir ergen tavrının gösterilmesi ya da suçlamaların tümü, insanı başka bir mecraya taşıyor.

Konuşabilen, azarlayabilen, dalga geçen, küçümseyen eşitlikler yakalandı, bundan sonra daha farklı tartışmalar, daha farklı konuşmalar olacak, tabii ki ekranların yüzünü tanıttığı kişilerden ve onların gündeme taşıdığı konulardan ibaret değil Türkiye!

Hilal Kaplan’ın fırsatçılığını ayrı, özgüven ve kendini değiştiren başörtülü bir bayan olmasını ayrı değerlendiriyorum. Bazen savunmaya geçse de, çekinmeden karşısında kim olursa olsun yiğitçe tavır sergilemesini, sözünü esirgemeyen kişiliğini takdir ediyorum. Bazı konuşulan meselelerde tanıklık edecek kişiler karşı tarafta duruyorsa, onların şahitliklerinin kendi seslendiği tarafta kabul görmeyeceğini bilme rahatlığı, sözleri de, kendisini de abartan sahte bir kimliğe büründürüyor.

Önder Kocasakal gibi adamlar devletin sahibi olduğuna inandırılmış; sözleri, itibarları, yetkileri düştükçe de hezeyanlarını konuşturmaya başlayan insan tiplerinden oluşuyor. Daha önceki sert mizaçları bu yenilgiyle birlikte pişkin bir gülüşe bürünüyor.

Bu ülkede Kürt, Alevi, Ermeni, başörtüsü, sakal gibi meseleler hep tartışıldı, dönemine göre de geçmiş yıllarda farklı şeyler söyleyenler bugün daha farklı şeyler söyleyebilecek duruma geldi.

Suçlamalar savunma durumu üzerinde olan kişilerden geliyor, kabahatleri yok mu? Vardır! Suçladıkları işlerin failleri kendileri değil, uygulayıcı olanlardır!