Hayır diyemediklerimiz, Hayırlısı olsun demeye mahkum edecektir!
Tarihin her döneminde zor günlerden geçen bir hikayemiz var.
Bu hiç değişmeyecek.
Ya zor günlerden geçeceğiz ya da geçmiş tarihlerde olduğu gibi başka ülke insanlarına zor günlerden geçtikleri bir süreci yaşatacağız.
Türkiye en zor günlerinde dahi iddialı bir ülke olmuştur, coğrafyanın ve geçmiş tarihin yüklediği misyon, uğraşılan ülke olma kaderini sürekli kılmıştır.
Yakın siyasi tarihimiz ne kadar çalkantılı geçerse geçsin, siyasi iradeden başka ülkeyi yönetecek aklın olmadığı tescillenmiştir.
Darbeciler de, muhtıracılar da, sivil darbeciler de, sivil iradenin karşısında direnç göstermeye devam etmiş; bazen gölgeler altında, bazen gün ışığının gölgeleri kaldırdığı zamanlarda yönetim sivil iradenin elinde şekillenmiştir.
Mustafa Kemal’den Erdoğan’a kadar değişen bir şey olmamıştır.
Bu ülkenin ahlak devrimine ihtiyacı var.
Millet kendi iradesine sahip çıkacak irade ve bilinçte değil.
Siyasi partiler, karşıtları göstererek istediği gibi kendi tabanının isteklerine kulak tıkıyor, istediği gibi kendi tabanına rağmen istenmeyen insanları partilerde yönetici yapabiliyor.
Bir siyasi hareketin taraftarları kendi yapılarındaki yanlışları ve yanlış kişileri değiştiremediği sürece, destek verdiği siyasi partiler iktidar dahi olsalar, fikri bir özgürlüğe kavuşmaları gerçekleşecektir ama fikirlerinin ahlakı iktidar olamayacaktır.
Siyasi hareketler ve siyasi düşünceler muhalif yapılar tarafından kirletilmez, o hareketleri ve düşünceleri aynı düşünceyi paylaştıkları insanlar kirletir.
İnançlı insanın “Hayır”ları hep diridir, “Hayır”larının başında gözünü kırpmadan nöbet tutar.
Kendimize zor’u yaşatan bir duruma gelinmişse, her şey “Bir adam”ın iradesine bırakılmış gibi gösterilerek, alttan alta kendi pislikleri o adamın halısının altına süpürülmeye başlanmışsa, kendileri her hangi bir yapının başında idareci olduğu halde iyileşmeye katkı sağlamamış ya da halen görevleri başında “İyilik ölmemiş” dedirtelemiyorsa, yıkım ekibini dışarda aramaya gerek yoktur.
Liyakat, likayatli insanlardan istenir.
Durum şudur!
Liyakatli atamalar yapılmıyorsa, bundan emin bir kavrayışımız varsa, ferasetlerimiz harekete geçmelidir.
“Hayır” demeyi bilmeliyiz.
Hayır diyemediklerimiz çoğalmaya başladığında “Hayırlısı olsun” demeye mahkum olunacaktır.