Ey ateşe tapan halkın hükümdarı ruhun şad olsun!
Amr bin As.
Hz. Ömer’in atadığı Mısır Valisi’dir.
Mısır’a bir cami yapmak ister, belirlenen yerin arsası satın alınır, küçük bir kısmının sahibi satın alınması teklifine karşı çıkar, kaç lira teklif edilirse edilsin satmaz, o bir Yahudi’dir.
Belki de servet verilse satmayacaktır, belki de Müslümanların kendi arsası üzerinde ibadet yapmaları O'nun için yaşamı boyunca bir azap olacaktır.
Yahudi’nin arsasına Amr bin As el koyar, değerinin birkaç katı para, zorla da olsa eline tutuşturulur.
Yahudi gönül rızasıysa arsasını satmadığı için kendisine zulmedildiğini söyler.
Bir Müslüman Yahudi’nin yakınmalarını dinler, sonra da “Medineye git, Valiyi Halife’ye şikayet et” der.
Yahudi, “Halife beni mi dinler, nasıl şikayet ederim onun atadığı Vali’yi” demekten kendini alamaz.
Müslüman’ın inancı sağlamdır, bilir şikayetçinin derdini dinleyen bir Halife olduğunu, “Orada Ömer var” der.
Yahudi düşer Medine yollarına, sorar “Ömer nerede” diye.
Bir halifelik makamı yoktur, evine bakar önce, sonra biri hurma bahçesinde çalıştığını söyler, gider Yahudi Ömer’in bulunduğu bahçeye.
Ömer çalışmaktan yorgun düşmüş, bir ağacın altında uyuyordur.
Bekler Ömer’in uyanmasını.
Ömer uyandığında başında bir yabancının oturduğunu görür, bir devlet başkanıdır, yanında ne bir koruma vardır ne de altında bir minder, toprağın üzerine boylu boyunca uzanan bir Ömer’dir o. Sırtının terini toprakla soğutan bir adamdır.
“Hoş geldin” der.
Anlatır olanları Yahudi.
Ömer cebine bakar, etrafa bakar, ne kağıt vardır ne de yazı yazabileceği bir deri. Bir kemik parçası vardır gözüne ilişen, alır onu, toprağını temizler, sadece bir cümle yazar üzerine, “Götür ver bunu Vali’ye” der.
Mısır’a dönen Yahudi günlerce çıkmaz Vali’nin makamına, inanmaz çünkü bir kemik parçasının derdine derman olacağına.
Kendisini Ömer’e gönderen adamla karşılaşır, sorar ne yaptığını, o da anlatır Ömer’le arasında geçen konuşmayı.
Adam alır Yuhudi’yi götürür Amr bin As’ın makamına kadar, “Ver o kemiği” diye de sıkıca tembihler.
Yahudi, Amr bin As’a kemik parçasını uzatır, “Bunu Halife Ömer gönderdi” der.
Amr bin As okur kemik üzerinde yazanı, beti benzi atar, dili tutulur, yüzü sararır, yüzünden terler boşalır.
Hemen yanındakilere emir buyurur, “Yıkın camiyi, arsasını verin bu adamın” der.
Yahudi şaşırır, kemik parçasının üzerinde yazan tek cümlenin anlamı nedir, Vali neden bu kadar korkmuştur?
Halife Hz. Ömer’in cümlesi, Amr bin As’a birlikte yaşadıkları bir olayı hatırlatmaktadır.
Amr bin As'ın anlattığı olay sonrası Yahudi tek kuruş almadan arsasını hibe eder, sonra da Müslüman olur.
Hz. Ömer ve Amr bin As iyi arkadaştır, Müslüman olmadan önce İran’a at ve deve satmaya gitmişlerdir.
İran’da mallarına bir grup çete tarafından el konulur.
İran Şah Nuşirevan’ın ülkesidir.
Nuşirevan Sasani Devleti’nin adaletiyle nam salmış hükümdarıdır.
Nuşirevan’ın huzuruna çıkarlar, Vezir bir tercüman belirlemiştir, şikayetlerini o çevirir.
Dinler İran Şahı Nuşirevan, birer kese altın verir, Ömer’le Amr bin As’ı gönderir huzurundan.
Konakladıkları hanın sahibi hancı bu işin içinde bir iş olduğunu anlar, “Sizin konuşmalarınızı bir de ben tercüme edeyim, tekrar çıkalım Şah’ın huzuruna” der.
Nuşirevan tekrar dinler, “Yarın gelin huzuruma, mallarınızı ve çalınan altınlarınızı alacaksınız” der.
Ertesi gün yeniden çıkarlar Şah’ın huzuruna, çalınan atlar, develer ve altınlar teslim edilir.
İran Şah’ı Nuşirevan Ömer’e şehrin Batı kapısından, Amr bin As’a Doğu kapısından çıkmalarını emreder.
Hz. Ömer’in çıktığı kapıda iki adam asılmıştır, şehre giren de çıkan da seyretmektedir. Asılanlardan biri vezirdir, diğeri vezirin ayarladığı, söylenenleri vezirin emriyle yanlış çeviren tercümandır.
Amr bin As’ın çıktığı kapıda da asılan bir adam vardır. Üzerinde yazılmış bir de ferman bulunmaktadır.
“İran Şah’ı Nuşirevan’ın büyük oğlu, veliahtı Mirza Hürmüzan iki Arab’ın malına el koyduğu için asılmıştır.”
Hz. Ömer’in Amr bin As’a gönderdiği kemik üzerinde, “Amr bilesin ki, ben Nuşirevan’dan daha adilim” yazmaktadır.
Bir cümle, sadece bir cümle, demektedir ki;
Seni Mısır’ın kapısına asarım Amr.
Ey Amr, adaletsizlik karşısında Nuşiveran tanımadığı iki Arap için kendi öz oğlunu astı, senin arkadaşım olman sana bir ayrıcalık tanıtmaz.
Ey Amr ben sana Allah’ın adaletini, Hz. Muhammed’i değil, ateşe tapan bir hükümdarın adaletini hatırlatıyorum, bu utanç bile sana yeter.
Nuşirevan bir Müslüman değildir, ateşe tapan bir halkın hükümdarıdır.
Halkını yönetenler bilir bir yanlış yaptıklarında ateşe atılacaklarını.
Hz. Ömer’e adaletli olmayı öğreten Allahsız bir adamdır.
Bizim yöneticilerimizin dilinden Allah düşmez, Hz. Muhammed (s.a.v.) düşmez, Hz. Ömer de düşmez.
Bizim yöneticilerimiz ateşe tapan Nuşirevan kadar bile adaletli değildir.
Bizim yöneticilerimizin oğulları, kızları, sülaleleri gölgelerinde saltanat sürer.
Bizde kamulaştırılan arazilerde adalet yoktur, imara açılacak yerler de gizli tutulur, eş dost, hısım akraba, birlikte iş tuttukları adamlara satın aldırılır, milletin beş kuruşluk mallarına el konulur, sonra da milyonlarca liraya satışa sunulur.
Bizim yöneticilerimiz hırsızı, zimmetçiyi el üstünde tutar, kendi masalarında onların koltukları hazırdır.
Bizim yöneticilerimiz kendilerine adaletli olmalarını söyleyen insanlardan bir vebalı gibi kaçar.
Bir başka rivayette Hz. Ömer ve Amr bin As’ın handa uyurken mallarının ve yanlarında bulunan altınlarının çalındığı anlatılır.
Nuşirevan, “Hadi at ve develerinizi çaldılar, bu nasıl bir uyku ki, altınlarınızı da çaldırdınız” diye sorar.
Hz. Ömer, “Biz adaletli bir hükümdarın ülkesinde gönül rahatlığıyla uyuyabileceğimize, bizim malımızı, altınlarımızı uyumayan bir hükümdarın koruyabileceğine inandık” der.
Bir ülkede yöneticiler, hakimler, savcılar, devleti yönetenler nasılsa onlar da öyle insanlardır. Devleti yönetenler birilerini koruyorsa, mülki amirler, bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, bürokratlar, hakim ve savcılar da birilerini korur.
Nuşirevan komin (Mejdek) hayatı yaşayan bir halkı kendi ahlaklı yaşamıyla düzelten bir adamdır. Bizim yöneticilerimiz bir parça var olan ahlakı da katletmiştir.
Ey ateşe tapan halkın hükümdarı Nuşirevan!
Cehennem ateşinde cayır cayır yanacakları gösteriyorsun ya bize, ruhun şad olsun! 13.10.2018
Nuşirevan'a bir baykuş yeter, bize Allah, kitap, peygamber yetmez!