Erdoğan kullandığı kavramlarda inandırıcılığını yitirdi!
Cumhurbaşkanımız Erdoğan partili belediye başkanları ve il başkanlarıyla yaptığı toplantıların nerdeyse hepsinde “Liyakat” diyor, “Dava” diyor, “Mutabakat” diyor, “Tevazu” diyor, “Adalet” diyor.
Erdoğan bunların hepsini her fırsatta söylüyor, hiçbirini yerine getirmiyor.
Karşısındakilerin birçoğu siyasetin belirlediği kişisel yakınlık tercihleriyle atanmış insanlar, likayat tercihiyle görevlendirilmemiş insanlardan liyakat beklemek kadar saçma bir şey olamaz.
Liyakatsız insanlardan liyakat istemek kadar da saçma bir talep olamaz.
Erdoğan’ın liyakatsız insanlardan liyakat istediğinin farkında olmaması da düşünülemez.
Siyaset kavramları katlediyor.
Hiçbir şekilde kullanılmamasında fayda var.
Dava nedir?
Dava adamı kimdir?
Milletvekili, belediye başkanları ve il başkanları profiline bakıldığında tanımı dahi yapılamayan davanın, kaç dava adamı olduğu söylenebilir?
Davanın içinde bulunmuş, davanın siyasi ve sivil hareketleri içinde görev almış ama bir hikayesi dahi olmayan insanlardan dava adamı olabilir mi?
Davasından dolayı bırakın bir davası olmasını, bir kez soruşturma bile geçirmemiş insanların dava adamı oldukları da söylenemez.
Mutabakat davayla olur, mutabakat siyasetle olur, hiçbir aidiyeti olmayan insanları bakan olarak atayacaksın, sonra da mutabakat diyeceksin!
Tevazuyu kaybettiklerini kendileri de biliyor, bilinmeseydi yerel seçim sloganı olarak “Gönül Belediyeciliği” belirlenmezdi.
O sloganı her kim akıl ettiyse, “Bizde gönüllere dokunan bir şey kalmadı” diyecek kadar işi ileri götürdü, partinin en üst düzeyine de kabul ettirdi, akıl tutulması ancak bu kadar yaşanabilir!
Adalet konusuna hiç girmeyelim.
Gerçekten de en alttan en üste kadar hangi adalet mihengi insanların belirlenmesinde kendine nefes buldu.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan Türkiye’nin yönetiminde hâlâ alternatifsizliğini koruyor, kullandığı kavramlarda ise inandırıcılığını yitirdi!