Devlet kadar özel sektör de çalıştırdıkları işçilerden sorumludur!
Özel sektörün iş güvencesini devlet sağlar.
Alacak verecek işlerindeki anlaşmazlıkta sorunu devletin ilgili birimleri çözer.
İşyeri açılış ruhsatını devletin kurumları ve devletin yasayla yetkili kıldığı kurumlar verir.
Bütün özel sektör devlet güvencesinde ticaret yapar.
Devlete ödenen vergiler, kâr payları, sermaye artışları devlet tarafından kayıt altına alınır.
Her iş sektörü için olmasa dahi, yıllarca işverene milyonlar, milyarlar kazandıran işçiler corona virüs bahanesiyle işten çıkarılamaz.
Devlet işverenlerin kar payı hesabı üzerinden işçi çıkarmaların önüne geçmelidir, yaptırım uygulamalıdır.
Devleti yönetenlerin ekonomi politikaları yetersiz olduğu için bir kriz yaşanmamaktadır. Dünya bu salgınla boğuşmaktadır.
Devlet gerekli tedbirleri almak zorundadır, kaynakları oluşturmalıdır, ödemelerin ertelenmesini gerçekleştirmelidir ama yıllarca çalıştırdığı işçinin sırtından milyonlar, milyarlar kazanan işverenlerin 4-5 aylık işçi maaşlarının ödenmesinde de gücünü kullanmalıdır.
Bizim ülkemizde bütün yükün devletin sırtına sarılması gibi bir anlayış ve algı oluşturulmuştur, diğer tarafta çalışanların sırtından sermaye sahibi olanların çalıştırdıkları işçilerin sorumluluğu üstlenecek yasal bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmamıştır.
Öyle işverenler var ki, değil 4-5 ay, birkaç yıl işçisinin maaşını çalıştırmadan ödeyecek olsa, sadece kârdan zarar eder.
Yurtiçi ve yurtdışı ticaretin hamisi devletimizdir.
Yapılacak iş çok basittir, kâr payları üzerinden işverenlerin durumu incelenmeli, işçi çıkarmaların önüne geçilmelidir.
Bu ülkede devletle iş yapanların mal varlıklarındaki artış bile incelemeye alınsa, -edindikleri taşınmaz mülkler hariç- sadece bir tanesinin kullanılabilir sıcak parası, devletin başlattığı yardım kampanyasında toplanan 2 milyara yakın paradan daha fazladır.
Devlet güvencesiyle ticaret yapan, çalıştırdığı işçinin emeğiyle milyonlar, milyarlar kazanan şirketlerin üretim ve kâr payları resmi kayıtlarda mevcuttur; en basitinden bir takım elbisenin maliyeti 500 lirayı geçmezken, marka üzerinden 5 bin liraya satan işverenin bir takım elbise fiyatı bile 2 işçinin aylık maaşına tekabül eder.
Ayakkabısı da aynıdır, otomobili de aynıdır, kış bahçesi de aynıdır, mobilya sektörü de aynıdır.
Kâr sağlatan işçinin kendisidir, kâr ve zarar hesabı işçi üzerinden yapılamaz.
Bizim ülkemizde bir işveren çıkıp da, “Çalıştırdığım işçiler sayesinde milyonları, milyarları kazandım, tabii ki aileme sahip çıkacağım, onların 4-5 aylık maaşlarını yine onların emekleri üzerinden ben karşılayacağım” ahlakını taşıyan kimse çıkmaz.
Devlet milletten topladıklarıyla yardımlarda bulunur.
Devlet kadar güç yetiren işverenler de çalıştırdıkları işçilerden sorumludur!