Cübbeli “2000 selefi derneğinin silahlandığını, kendisinin de silahlanan 150 derneğin savcılar çağırdığı takdirde isimlerini vereceğini” söyledi.

Köşe yazarları, milletvekilleri, İçişleri Bakanı ve Bakan Yardımcısı da konuyla ilgili bir şeyler söyledi.

Az uz değil 2000 dernekten bahsetti adam, 150 silahlanan derneğin de isim listesinin elinde olduğunu.

Savcılık, Cübbeli’yi ifadeye çağırdı, listeyi de istemiştir, bu bilgileri nerden edindiğini de.

Türkiye’de gerçekleştirilen bazı saldırıları El-Kaide ve IŞİD üstlendi. Amerika’da da, Avrupa ülkelerinde de saldırı eylemleri gerçekleşti. Her iki terör örgütünün Türkiye’de azımsanmayacak sayıda bağlantıları var.

Yine her iki örgütle ilgili Emniyet’in de MİT’in de elinde raporlar var.

Cübbeli’nin bu çıkışı bir uyarıdan daha çok, sipariş edilmiş gündem oluşturmaktır.

Hem genelleyici ifadelerle Selefiyye ekolünü mahkum etmek, hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin terör örgütüne karşı zaafı olduğunu sorgulatmaktır.

Bu zamana kadar bekleyip, televiyon kanallarından kendine savcılardan davetiye çıkartması, suç duyurusunda bulunmaması sorgulanmayacak bile.

Suriye meselesinde de muhalefet partileri bu örgütlere Türkiye’nin silah yardımında bulunduğu iddialarını gündeme getirmişti.

FETÖ’nün geliştirdiği algı ve muhalefet partilerinin propagandasıyla “MİT tırlarının IŞİD’e silah götürdüğü” iddiaları sadece ulusal basında değil dış basında da Türkiye’nin terör örgütlerini silahlandırdığı haberleriyle manşet oldu.

IŞİD’e karşı en büyük mücadeleyi Türkiye’nin verdiği de görüldü.

Cübbeli’nin aynı merkez tarafından konuşturulduğunu düşünüyorum.

Hem konuşmaları üzerinden hem de savcılığa çağrılması gündemiyle, yeni tartışmalar başlayacaktır.

Bu çıkışın ardından bugün olmazsa yarın, “AK Parti iktidarında emniyetin denetiminde olan dernekler silahlanmıştır ya da silahlanmalarına katkı sağlanmıştır” türü haberler de yapılacaktır, yorumlar da devam edecektir.

Dini konularda şov yapan bir insanın, durduğu yer açısından da önemsenecek, önemsenmesi sağlanacak, meselenin devlet tehdidi yanında dini bir tehdit olduğu da, meşrulaştırılmaya çalışılacaktır.

Dahası da olacak, "Adam silahlanan derneklerin listesini verdi, niye operasyon yapılmıyor" denilecektir.

Savcılık ifadesinin tez zamanda kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor, ne kadar gecikme yaşanırsa, çalınan maya bir süre yoğurdunu tutturacaktır.

El-Kaide ve IŞİD’in uzantılarının/sempatizanlarının Konya’da da olduğunu haberden ve yargı süreçlerinden biliyoruz.

Bu örgütlerin arkasında aynı emperyalist devletlerin olduğunu da biliyoruz.    

Cübbeli’nin ifadesi ajanslara ve medyaya yansıdığında konuşacağımız şeyler daha çok olacaktır.

İçişleri Bakanlığı ve MİT Cübbeli’yi ayrı ayrı ifadeye almalıdır.

Savcılık ifadesi yeterli olmayacaktır.

Bu algı operasyonunun kimler tarafından körüklendiğine bakıldığında mesele daha iyi anlaşılacaktır.

Diyelim ki 2000 dernek silahlandı, o zaman “İçişleri Bakanlığı, MİT uyuyor muydu?” ya da “Bu dernekler kim/kimler tarafından silahlandırıldı?” diye sormak hepimizin hakkıdır.

Söylenen sözün sonunda kendilerini hedef alacağını anlayamayan kafalar, hangi makamları temsil edebilir?