1. YAZARLAR

  2. Ahmet Şükrü Kılıç

  3. Cevizkabuğu kadar aklıyla İstanbul'un fethini küçümsüyor!
Ahmet Şükrü Kılıç

Ahmet Şükrü Kılıç

Yazarın Tüm Yazıları >

Cevizkabuğu kadar aklıyla İstanbul'un fethini küçümsüyor!

A+A-

Ayasofya'nın açılması sonrası adaların vesayeti tartışmaları da başladı.

Bazı adalar belediyelik ve bütün adalarda Yunan hakimiyeti var ve Yunan yasasıyla yönetiliyor.

Atina'nın sesi olan, devletine karşı çakma serkeşliğe soyunan tipler Yunan gavurunun kaç camiyi kiliseye, depoya çevrildiğinden hiç bahsetmiyor.

O kadar şerefsiz bir dil kullanılıyor ki, Fatih'in Doğu Roma İmparatoru payesini kullanmasına karşı "Nerede kaldı Müslümanlık" diyor.

İstanbul’un kuşatılması, ordunun bitkin düşmesi, gemilerin denize indirilmesi, surların bombalanması, şehitlerin kanı da umurlarında değil, “Çürük ceviz”in fethine benzetiyor, geri zekalı adam, “Ceviz kabuğu” kadar aklıyla.

Bu züppe takımının dinle ilgileri olmadığı gibi vatanseverlikle de ilgileri yok.

Padişahların siyaseten katl hükümlerini olabildiğince eleştirelim, Avrupa krallarının kardeşlerini, çocuklarını, hanımlarını nasıl katlettiklerini gündeme getirmeden, onların kendi aralarında yaşanan katliamlara hiç girmeden Osmanlı padişahlarını hem de üzerlerinde hiç İslam emaresi olmadığı halde din üzerinden vurmak nasıl bir münafıklıktır?

Günümüzde Amerika ve Avrupa ülkelerinin Ortadoğu'da döktüğü kan, işgal ettikleri topraklar neden gündemlerine girmiyor?

Kendi ülkemizde kurdurulan terör örgütlerine kimler yardım ediyor?

Geçmişi sorgulayan yalınayak takımı neden bugüne bir türlü gelmiyor?

Cumhuriyet döneminde kaç ittihatçı asıldı, kimler sürgüne gönderildi?

2962’lik halk karşılığı olan ekran züppesinden başka yorum da beklenemez zaten!

Bunları elbette ki tartışacağız, Lozan güçlü bir devletin kabul edebileceği maddeleri içermiyor. O gün başta Çakmak da, Karabekir de olsaydı imza atmak zorundaydı.

Lozan ne zaferdir, ne hezimettir, bir çaresizliktir ve ilelebet geçerliği olacak antlaşma da değildir.

Güçlü olan kuralları belirler, vatansever insanların yapması gereken de güçlü bir devlet olmamız için çalışmaktır.

Cumhuriyet benim de özlediğim bir yönetim şeklidir.

Maalesef hangi yönetim modeli olursa olsun padişah gibi yönetme geleneğinden bir türlü kurtulamadık.

Mustafa Kemal de tek parti yönetimiyle Cumhuriyeti bir padişah rejimine dönüştürmüştür. Günümüzde siyasi parti liderleri de Atatürk gibi parti yönetmektedir.

Ayasofya'nın açılması, Türkiye'nin uluslararası dayatmalara karşı gösterdiği bir devlet kararıdır.

Caminin kilise, kilisenin cami yapılması tartışmalarının dışında, kendi özümüzde buluşma iradesidir.

Risk” diyor utanmadan, “Bunun bedelini gelecek kuşaklar ödeyecek” diyor haysiyetsiz.

Bu ifadeler bile emperyalizme boyun eğelim, bir köle olarak keyfimize bakalım demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar