Emperyalist devletlerin Türkiye üzerindeki hesapları hep devam etmiştir.

İçimizdeki hainlerden oluşturdukları siyasi hareketleri ve taşeron örgütleri üzerimize salmışlardır.

Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren şer güçler, "Arap Baharı" adı altında önce yerel güçleri iktidara taşımış, kimlik tespitleri yapılmış, sonra da kendilerine bağlı silahlı güçleri onların başına dikmiştir.

Türkiye'de darbeler, darbe girişimleri, sokak eylemleri planlanmış, emperyalist devletler tarafından finanse edilmiş işgal girişimleridir.

Böylesi zamanlarda güçlü bir lidere ihtiyaç vardır.

Yine böylesi zamanlarda üçe-beşe bakılmadan kendi sorgulamalarımızın sınırları çizilerek devam etmesinde fayda vardır.

Türkiye'de hiçbir şey yerli yerine oturmuş durumda değildir, siyaset ve kurumlar kişilere göre değişebilmekte, kişilere göre duraklamalar ve yol katetmeler gerçekleşmektedir.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan'la ilgili eleştirilerimiz, AK Parti Hükümeti'yle ilgili sorgulamalarımız, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a ve O'nun başında bulunduğu Hükümete desteklerimizi devam ettirmemize engel değildir.

Muhalefet partilerinin şartsız-koşulsuz biraraya gelebilmeleri de gösteriyor ki, -bunların içinde kimlerin olduğunu sıralamaya da gerek yoktur- bizlerin ayaklarının sabit olması gerekiyor.

Muhalefet partilerinin değiştirilebilir genel başkanları var, AK Parti'nin lideri var.

Bu tespitin sadece bizim gibi düşünenlere ait olduğunu da sanmıyorum, muhalefetin de aynı düşünceyi taşıdığına inanıyorum.

Türkiye'nin düzlüğe çıkışı bu hareketle olacaktır, hatalarıyla eksikleriyle bir yol açılmıştır, bizlere düşen de bu yoldan yürümek, yolda gördüğümüz pislikleri temizlemek olacaktır.