Bir temenni, bir umut, bir dua sadece!
AK Parti'ye destek veren büyük ulusal televizyon kanalları yoktu, büyük ulusal gazeteler yoktu, etkin olan medya bütünüyle Erdoğan'a ve AK Parti'ye saldırıyordu. Hiç hilafsız bir yanda tek başına bir AK Parti vardı ve diğer tarafta bütün siyasi partiler. 14 Partinin ortak adayına karşı Erdoğan tek başına Cumhurbaşkanı seçildi.
AK Parti ne zaman ki geçmişi kirli devşirmeleri partiye taşımaya başladı, kirlenmişler kirlenmişliklerini devlet gücünü de arkasına alarak daha da büyüttü. Onlar ne kadar büyüdüyse AK Parti de o kadar erimeye başladı.
AK Parti bağlantısı olan ya da Cumhur İttifakı'nın şemsiyesi altında kendini korumaya alan kirli insanların yekûnu AK Parti'nin kendi siyasi tarihinden gelen kişiler değil, farklı siyasi hareketlerde bulunmuş, sonradan AK Parti'de kendine alan açan, makam kapan kişiler.
Bir siyasi hareket kirlenmişleri temizlemeye güç yetiremediğinde, kirlenmişler temizleri de kirletmeye, kirlenmişliğin zevk ve sefasını tatmaya alıştıracaktır.
Bunlar deneyimli, operasyonellikte profesyonel insanlar olduğu için duygulara hitap eden, devlet ve derin devlet bağlantıları yıllar öncesine dayandığı için de devletin yönetim kadrolarında bulunan insanlara uluşan, hemen olmayacak işleri çözebilen bir kabiliyete sahiptir.
Sedat Peker'in açılışlarda yaptığı konuşmaları ve AK Parti'ye destek veren paylaşımlarını ağır bir dille eleştirdim. Mehmet Ağar'ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki tavrını hatırlatarak oğlunun milletvekili yapılamasını içimize sindiremediğimizi söyledim. Alaattin Çakıcı'nın gazetecileri ve siyasileri tehdit eden açıklamalarını da tehdit edilenlerden daha fazla yererek eleştirdim. "Süleyman Soylu'dan rahatsızım" başlıklı bir yazının yanı sıra birkaç kez de benzer şekilde bakanlıktan alınması gerektiğini en sahiplenildiği dönemde dile getirdim. Esas ayrışmanın Davutoğlu ya da Babacan tarafından değil oradan gelebileceğinin uyarısını yeni de değil birkaç yıl öncesinden yaptım.
Devleti yönetmek ayrı bir şeydi, devleti yönetenlerle geçmişinin olması ayrı bir şeydi. Biz bu kirlenmişliğin en örgütlüsünü FETÖ'den de biliyorduk artık.
AK Parti iktidar oldu ama devlette kadrolaşamadı.
Cemil Çiçek devlet içinde her zaman iş yaptırabilecek bir insandır mesela. Abdulkadir Aksu da öyledir. Mehmet Ağar apayrı bir yerde duruyor zaten. AK Parti geçmişi olan insanlar devletin en üst makamlarına da taşınsa devletin içine sirayet edebilecek kişiler olamadı, makamlar ve kendilerine gösterilen ihtimamlar onlar için yeterli oldu.
Neredeyse 20 yıla ramak kalmış bir iktidar kendi kadrolarını kuramadı. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı tepeden çekseniz bu yapıyı bir arada tutacak bir tek maya yok.
Bizim gerekli yerleri uyarmamız zaten mümkün değildi ama kendi durduğum yeri göstermekten ve düşüncelerimin birçok insanın sinir uçlarını hoplatacağını da bilerek bu olduğunu söylemekten başka, "Kendini ne zannediyor" denilmesine aldırmadan, bazı insanların da mesafesini kazanarak yazmaya çalıştım.
Mevlam neylerse güzel eyler.
İnşallah söylenenlere kulak tıkayan siyasi riyaset yaşananlardan bir ibret alır, gerçekten de 94 ruhuna bir dönüş yaşanmaya başlar.
Mümkün mü?
Hiç zannetmiyorum.
Bir temenni, bir umut, bir dua sadece!