Sol’un içinde tutamadığı bir Ahmet Altan cümlesidir bu: “Bir kadın memesine vatanı satarım!”

Bu cümleyi alıntı olarak bile kullanırken utanıyorum.

Dağlara kaldırılan kız çocuklarından harem kuran haramzadelerle, “Ben vatanı kiraz ağacının gölgesine ve kadın memesine satarım” diyen Ahmet Altan arasında bir gömlek farkı dahi yoktur.

Bunların eğitimlisi de aynıdır, vatan topraklarımıza göz diken teröristi de!

Sözlerinin ardında durduklarını da göstermişlerdir, vatanı satmakla kalmamış, vatanımızın yönetim iradesini satacak kadar alçalmışlardır.

Diyarbakır Belediyesi önünde kızları dağlara kaldırılan annelerin sesine komünistler, sosyalistler, solcular, feministler karşılık vermemiştir.

Daha ergenlik yaşında dağlara kaldırılan kız çocuklarının, genç çocukların zorla dağda alıkonulması bu şeref yoksunlarının vicdanında yer bulmamıştır.

Kız çocuklarını salyaları akan köpeklere meze yapan, iştahlarını kabartan sadece şimdiki PKK’nın kurmay kadrosu değildir, Abdullah Öcalan’ın da şehvet gösterisini youtube’den izleyebilirsiniz!

CHP’nin HDP’yle birlikte hareket etmesi bizleri düşündüren, yadırgayacağımız bir durum olamaz.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bir kadın olarak gizli ortaklık yaptığı HDP’ye karşı nasıl bu kadar yakınlık duyabilir?

Meral Akşener’in siyasi hesapları ya da kendine vazife edindiği her neyse O’nu kendi hesabı içinde değerlendirmek gerekiyor. Bizim asıl sözümüz İYİ Parti içinde yer alan Ülkücüleredir.

İYİ Parti içinde yer alan Ülkücü taban CHP ve HDP’ye koltuk değnekliği yaptığının farkına varmalıdır.

İYİ Parti kazanan değil CHP ve HDP’ye kazandıran bir siyasi figür durumuna getirilmiştir.

Ülkücü tabanın makam, sıfat, kadro açlığını asla anlamazlıktan gelecek değiliz, bu saydığımız isteklerin hiçbiri onların CHP ve HDP’ye destek çıkmalarını meşru kılamaz.

Hiçbir sıfat, hiçbir makam, hiçbir imtiyaz vatanımızı zor durumda bırakan insanlara yanaşmayı haklı çıkaramaz.

Aç kalırsın, hiçbir sıfata minnet duymazsın, hiçbir vadedilen makama iştah kabartmazsın, sadece vatandaşlık bilinciyle yaşamayı tercih edersin. Bu ülkenin ülkücü tabana her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.

Tayyip Erdoğan’a kızarak ya da Devlet Bahçeli’ye öfke duyarak, bugüne kadar bizleri aşağılayan, değerlerimizi katleden, hatta Ülkücü kesimi cahillikle suçlayan solun dümen suyuna Ülkücüler giremez.

Lanet olsun makamlara, lanet olsun sıfatlara, lanet olsun imtiyazlara!