Ben daha önce söylemiştim(!)
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu dinliyorum.
50 farklı konuda hep aynı cümleyi kuruyor.
“Ben daha önce söylemiştim.”
Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı dinliyorum.
50 farklı konuda hep aynı cümleyi kuruyor.
“Ben daha önce söylemiştim.”
Bakanlık görevi sona eren bir siyasetçiyi dinliyorum.
“Başlattığı uygulamayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir taksi durağı ziyaretinde kaldırdığını” söylüyor.
Bir insan bir yapının üst kurullarında görev alıyor, birçok meselede sözü dikkate alınmıyorsa ya görevi bırakır ya da sözünün ardında durur.
Gururları parti kurduracak kadar varmış aslında.
Bu durumda geçmişin muhasebesi bize ne dedirtiyor?
Erdoğan’ın karşısında konuşamayan insanlar!
Erdoğan’ı putlaştıran pul, makam, imtiyaz öyleyse!
Erdoğan’ın karşısındaki insanı konuşturmadığı sonucu da çıkar.
Erdoğan’ın karşısındaki insanı konuşturduğu ama itibar etmediği sonucu da çıkar.
Bir insan muhalefette sözünün dinlenmesine güç yetiremediği halde sesini olanca gücüyle yükseltiyor, iktidarda olduğu dönemde kendine bahşedilen makamı koruma uğruna sesini kısıyorsa, bir karakter sorunu var demektir.
İnsanın şahsiyetini yüceltmek, dahası bazı tutukluluk hali yaşanıyorsa tespit edildikçe her yönünün özgür kılınmasını sağlamak, katkıda bulunmak da şahsiyet meselesidir.
Milletin zorunlu tercihleri sağ kesimi yanıltıyor, her şeyi kendilerinden menkul zanneden bir hastalık hali yaşanıyor.
Menderes’i alçakça idam eden cuntacılara rağmen 1.5 yıl sonra sağ partilerin aldığı oy oranı %62’leri buluyor. Millet üzerine düşeni yapıyor her seferinde. İşin en acı tarafı Demokrat Parti’nin mirasını cuntacı paşalardan, Genelkurmay Başkanlığı da yapan Ragıp Gümüşpala’nın Genel Başkanı olduğu Adalet Partisi taşıyor.
Miras kendi rengini korusa dahi Cumhuriyet tarihi boyunca yanlış kişilerin elinde heba edilmiştir.
Recep Tayyip Erdoğan’a farklı siyasi görüşte olan insanların ilgisi, beğenisi eskisi gibi değil, siyasi süreç yanında bulunan insanları uzaklaştırmaya başladı. Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu gibi isimlerin uzaklaşması bir kenara, hararetli bir şekilde “Reis de reis” diyenler parti içinde kaldıkları halde siyasi gelişmeleri uzaktan seyreden, uzakta tutulan bir sınırda tutuluyor.
Erdoğan’ın da, diğer sağ partilerin genel başkanlarının da anlaması gereken bir hakikat var: Sağ seçmenin oyları %65.
Erdoğan’a kızan MHP’ye, Gelecek’e, Deva’ya, Saadet’e, İyi’ye, Refah’a gidebilir ama hiçbir zaman CHP’ye, HDP’ye gitmez. Aynı şekilde diğer sağ partilere kızanlar da CHP ve HDP’ye gitmez.
AK Parti ve MHP’nin kurmayları geçmiş yıllarda bir birlerine karşı söylediklerini nasıl içlerine sindirip bir araya gelebildiyse, diğer sağ partiler de bir araya gelebilir.
CHP ve Adalet Partisi koalisyon kurdu. CHP ve MSP koalisyon kurdu. Sağ ve sol partiler koalisyon kurabildiğine göre sağ partilerin bir birlerine yakınlaşması hiç de zor değildir. Saadet Partisi’ne gösterilen yakınlaşma isteği diğer partilere karşı da gösterilmelidir, çünkü; anket sonuçlarına bakıldığında Gelecek ve Deva’nın oylarının Saadet’ten daha fazla olduğu görülmektedir.