Babacan, Davutoğlu ve gençlik!
Abdullah Gül’ün Ali Babacan’a kurdurduğu DEVA Partisi’nin, Gül’ün “Millet İttifakı”nın anlaşma sağlansaydı cumhurbaşkanı adayı olacağını açıklamasından dolayı çok da şansı olmayacağını düşünmüştüm. İktidara yürüyen bir başarı göstermeleri mümkün olmasa dahi anket sonuçlarına göre % 2-2.5 gibi bir oranı yakalamaları doğrusu beni şaşırttı.
İhanet kavramı % 2’lik bir oy karşılığını içinde barındırıyor.
Gözlemleyebildiğim kadarıyla gençler tarafından Babacan ilgiyle takip ediliyor, geçmiş sorgulaması yapılmadan söylediklerine dikkat kesilen, ekonomik tenkit ve eleştirilerine anlam yüklenen bir yakınlık duyuluyor. Bu ilgiyi muhalefet partilerinin gençleri tartışmaya açmadığı için ortak bir eleştiri dilinde gençleri buluşturuyor. Erdoğan karşıtlığı kimi gençlerde yumuşak, kimi gençlerde sert bir üslupta konuşabilecekleri bir ortam oluşturuyor.
Aynı dil yakınlığı ya da görüş birlikteliği AK Partili ve MHP’li gençlerde yakalanabilmiş değil. Muhalefeti besleyen günlük politikalara karşı Cumhur İttifakı kendi gençlerini besleyecek bir ortam da, sosyal etkinlik de sağlayabilmiş değil. Muhalefet kendini var etme çabasını sosyal medya üzerinden dahi yapabilirken, iktidar bütün iktidar nimetlerine rağmen gençler üzerinde bir varlık gösterme çabasına girmiyor. En basitinden Gençlik Merkezleri inşa ediliyor, gençler üzerinde bir çalışma yürütülmüyor, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın hazırlanan projeleri onaylaması ve para aktarması dışında gençler üzerinde bir çalışma yaptığı da söylenemez. Yerel yönetimler de, bakanlıklar da gençleri cezbedecek politikalar üretemediği gibi kendilerini cazibe merkezleri haline de dönüştüremiyor.
AK Parti’de yöneticilik yapmış kişilerin de, AK Partili ailelerin de oy kullanacak yaşa gelmiş çocuklarından sayıları az da olsa Babacan’a bir ilgi var, bu ilgi Abdullah Gül’e karşı duyulan bir sempatiyi barındırmıyor.
Ahmet Davutoğlu siyaset eleştirileri yapan, Erdoğan’a karşı rahatsızlık verecek düzeyde dokunmayan bir dil geliştirebilseydi, yine muhalefetle arasına bir mesafe koyabilseydi, AK Parti tabanından bir ilgi yakalayabilirdi. Mazlumu oynamak, ülke için endişeler taşımak belli bir oy kaymasını kendine döndürebilirdi. Düşük profilli olmadığını kanıtlama çabası O’na hırslı bir siyasetçi portresi çizdirdi.
2023 Yılına 2 yıl kaldı. Çok da uzun bir zaman değil. Erken seçim olacağını düşünmesem dahi 2 yıl aynı zamanda kullanabilecek siyasi çalışmalar için de çok uzun bir zaman.
AK Parti gençler üzerinde politikalar üretemiyor, üretmek zorunda. Gençleri bırakın halk dahi kendilerine dokunulmasını istiyor. Günümüz gençliği kendi anne ve babalarına bile minnet duymuyor ki, geçmişin hatırlatmaları yapılarak gençler üzerinde bir minnet abidesi kurulabilsin. Minnet duyması gerekenler parti kurabiliyorsa, gençlerin siyasi tercihlerini belirlemek için tarih dersi vermenin bir anlamı kalmıyor. Kaldı ki tarih bizim insanımızın kendi kişisel tarihinde bile hafıza kaybı yaşıyor.
2023 seçimlerinde Erdoğan’ın siyasetçi ve tüccar zekası son kez iş görecektir. Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçileceğinden bir şüphe duymuyorum. Benim korkum seçimi kaybetmek değil gençleri kaybetmek!