AK Partili siyaset analizcileri ve Dilipak
Kıracak, dökecek kadar eleştiriyoruz, bazen de isyan ediyoruz, biz asla birbirimizden vazgeçmeyiz, durduğumuz yeri de değiştirmeyiz.
Kolpaların, mütabakatlardan beslenecek kadar makam düşkünü aşağılıkların da karşısında dururuz.
Biz bir ders verilecekse sandığı beklemeyiz, ders verilmesini kollamayız, söylenecek sözümüz varsa o an söyleriz.
En üst düzeyde bürokrat olmuş, parlamenter sistemin başına getirilmiş, cumhurbaşkanlığı makamına oturtulmuş insanların birazcık haysiyetleri, birazcık onurları varsa kendilerini unuttursun hiç değilse!
Karşı cepheye selam çakmak, onları sadece gözden düşürür!
Siyasetin ya da ideolojinin içinde kendini büyüten insanlar siyasi analizler yaparak, muhalefetin iktidara neler söyleyeceğini, iktidara karşı ne gibi hazırlıklar içinde olduklarını, bundan sonraki geliştirecekleri dili onlardan önce söyleyerek, kendi tabanlarını bu söyleme karşı direnç göstermesi için uyaran değil, tam tersine muhalefete farkında olarak ya da olmayarak akıl veren danışmanlar durumuna düşer.
Muhalefetin ne yapacağını, nasıl bir hazırlık içinde bulunduklarını anlatmaktan, kahinlikten uzak durmak gerekiyor, yüzümüzü kendi yapılarımıza çevirerek eksikliklerimizi tamamlama endişesi taşımak yerinde olacaktır.
Birilerinin ihanetini değil, kendi ataletlerimizi, seçim sonuçlarının analizlerini yapan değil, sonucun çıkarımlarının yerine getirilmesini sağlamak, geciktirilmemelidir.
Laftan çok ne var, iş kenarda bekliyor!
***
"CIA Direktörü Fuller, Abdurrahman Dilipak'a siyasi liderlik teklif ettiyse!.." başlıklı yazımıza ilave olarak birkaç hatırlatmada daha bulunmak gerekiyor.
Murat Belge, Toktamış Ateş ve Şanar Yurdatapan size kimi hatırlatıyor?
Hatırladığınız kişinin bunlarla ortak projede Türkiye'yi dolaşması, birlikte kitap çıkarması kendi kabiliyetiyle olabilecek bir şey mi?
Murat Belge ve Toktamış Ateş'in Fethullah Gülen'e yakınlığını bilmeyen yok.
Abdurrahman Dilipak işi sulandırmaya kalksa da Fethullah Gülen’nin elinden “Hoşgörü ödülü” alan da bir adam.
İşi dalgaya vurarak “Ben ödüllü bir FETÖcüyüm” de diyor.
Murat Belge, FETÖ'ye yapılanlar karşısında Türkiye'yi terkedeceğini söylemişti.
Toktamış Ateş de Fethullah methiyeleri yazdığı için Cumhuriyet'ten kovulmuştu, sonra Cumhuriyet FETÖ'ye teslim oldu.
Şanar Yurdatapan da sıkı KHK'cıları savunanlardan.
Abdurrahman Dilipak'ı 1995 Yılında Erbakan Hoca, Kayseri-Sivas yolunda makam aracından attı.
Demek ki haddi aşan, mahrem bilgileri zorlayan bir ısrar geliştirdi ki; "Sen gazeteci misin, ajan mısın da bu soruları yöneltiyorsun" demişti.
O günleri hatırlamakta fayda var.
Şimdi de İmamoğlu'nun mazbatası kalıcı olmalıdır anlamına gelen sözler sarfediyor.
Ortada devam eden bir yargı süreci varken sana ne oluyor be adam?
Kayseri’ye mesaj göndermekten de geri kalmıyor. Abdullah Gül’ün yeniden parti kurabileceğini ifadelendirmekten daha çok beklentisini dillendiriyor.
Laf Kayseri’ye gelmişken, 1991 yılında Refah Partisi’nin 7-0’lık galibiyetini de Prof.Dr. Abdullah Topçuoğlu’ndan dinlemek lazım.
Abdullah Gül’ün 1.sıradan aday olduğu seçim çalışmasında; anket, strateji ve bütün kabiliyetlerini göstermiş, sonunda Erbakan Hoca, “Bu başarıyı gösteren adamı tez huzuruma çıkarın” demişti.
O günlerde bir anket çalışmasıyla Kayseri’yi kazandıran adam forsu, kendisine birçok yönetim kurulu üyeliği de kazandırdı.